Taze taze olayı anlatayım. Bugün İdoş'un hayat bilgisi ödevinde konu "dayanışma ve yardımlaşma".
Öğretmen "Anne-babanızdan yardım alın" demiş.
Konu evde kim, ne yapar? Bende önce kendi fikrini sordum.
"Baban evde ne iş yapar?" soruma cevap
"Uyur"
"Annen evde ne iş yapar?" sorusuna cevap ise
"K.ıçımızı toplar" oldu.
"Peki sen evde ne yaparsın?"
"Oynarımmmm"
Çocuktan al haberi:)D
27 Mart 2013 Çarşamba
23 Mart 2013 Cumartesi
Büyüdükçe daha mı zor olacak?
Birkaç gündür yine krizlerdeyiz...
Önce evde okul defteri dışında 6 tane irili ufaklı defter olmasına rağmen dolap kapağı ve televizyon çizildi!
Ertesi gün tuz mutfaktan aşırılıp odaya götürüldü ve oyuncak tencereye kondu. Tabii koyarken tüm odanın tuz olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.. O gece saat 22.00'den sonra süpür ve sil timi bendim..
Bizim verdiğimiz bozuk paralarla biriktirdiği "hazinesi" var. Bu paralar epey ağırlaştı ve her seferinde bu paraları okula ya da gittiğimiz yerlere taşımaması konusunda uyarıldı ama her seferinde yasak delindi. En son bugün yine çantasında cüzdanda tüm bozuk paralar çıkınca paralarını elinden aldım, öyle bir ağlaması vardı ki!
"O kadar emeğim boşa gitti" dedi! Ulan ne emeği? Biz verdik sen cüzdana attın!!
Gece ağlayarak yattı, bende vicdan azabıyla başbaşayım!
Bunu yapmazsam hataya devam edecekti ve bizim yasakların hiç anlamı olmayacaktı.
Ama terbiye vermek neden bu kadar zor ve neden o ağlamaya dayanmak bu kadar güç???
Bugün akşam yemeğe dışarı gittik. Yan masamızda 7-8 aylık bir bebekle anne-babası vardı. Önce baba yemek yedi, anne bebeği oyaladı. Sonra baba bebeği gezdirdi,anne apar topar yemek yedi. Dervişle birbirimize bakıp eski günleri yad ettik. Bu bakımlardan artık çok daha rahatız ama şimdi sorunlar daha çok ve çeşitli.. Şimdiden böyleyse biz ergenlikte ne yapacağız kara kara düşünüyorum vallahi!!
Geçenlerde yatağında yatmama konusunda sayısız uyarılara rağmen işi abartıp direkt bizim yatağa geçtiğinden yine kızdık. Sonra gece biz yatar yatmaz yanımızda bitiverdi. Derviş tabii klasik hön hön etti ama kalktı hatunun yatağına yollanmadan önce kuru sıkı tehditlerini savurdu. Bu arada bende
"Duydun mu babanı?" dedim
Ağlamaklı sesle "Şu an göz yaşlarıma hakim olamıyorum" demezmi?
Ben tabii kendimi koyverdim gülmeye başladım, Derviş 2.yatağına gitti.
Sabah kahvaltıda artık yanımıza gelmemesini söyleyince yine yalandan ağlayarak odasına gitti. 10 dakika sonra geri geldi.
"Hani sen ben ağlayınca üzülüyordun? Demek ki yalan söylüyormuşsun!" dedi.
Bende "Yalandan ağladığında üzülmüyorum! Şimdi ağlanacak birşey de yok zaten" dedim.
Nedir bu kara kızdan çektiğimiz ya!!
Önce evde okul defteri dışında 6 tane irili ufaklı defter olmasına rağmen dolap kapağı ve televizyon çizildi!
Ertesi gün tuz mutfaktan aşırılıp odaya götürüldü ve oyuncak tencereye kondu. Tabii koyarken tüm odanın tuz olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.. O gece saat 22.00'den sonra süpür ve sil timi bendim..
Bizim verdiğimiz bozuk paralarla biriktirdiği "hazinesi" var. Bu paralar epey ağırlaştı ve her seferinde bu paraları okula ya da gittiğimiz yerlere taşımaması konusunda uyarıldı ama her seferinde yasak delindi. En son bugün yine çantasında cüzdanda tüm bozuk paralar çıkınca paralarını elinden aldım, öyle bir ağlaması vardı ki!
"O kadar emeğim boşa gitti" dedi! Ulan ne emeği? Biz verdik sen cüzdana attın!!
Gece ağlayarak yattı, bende vicdan azabıyla başbaşayım!
Bunu yapmazsam hataya devam edecekti ve bizim yasakların hiç anlamı olmayacaktı.
Ama terbiye vermek neden bu kadar zor ve neden o ağlamaya dayanmak bu kadar güç???
Bugün akşam yemeğe dışarı gittik. Yan masamızda 7-8 aylık bir bebekle anne-babası vardı. Önce baba yemek yedi, anne bebeği oyaladı. Sonra baba bebeği gezdirdi,anne apar topar yemek yedi. Dervişle birbirimize bakıp eski günleri yad ettik. Bu bakımlardan artık çok daha rahatız ama şimdi sorunlar daha çok ve çeşitli.. Şimdiden böyleyse biz ergenlikte ne yapacağız kara kara düşünüyorum vallahi!!
Geçenlerde yatağında yatmama konusunda sayısız uyarılara rağmen işi abartıp direkt bizim yatağa geçtiğinden yine kızdık. Sonra gece biz yatar yatmaz yanımızda bitiverdi. Derviş tabii klasik hön hön etti ama kalktı hatunun yatağına yollanmadan önce kuru sıkı tehditlerini savurdu. Bu arada bende
"Duydun mu babanı?" dedim
Ağlamaklı sesle "Şu an göz yaşlarıma hakim olamıyorum" demezmi?
Ben tabii kendimi koyverdim gülmeye başladım, Derviş 2.yatağına gitti.
Sabah kahvaltıda artık yanımıza gelmemesini söyleyince yine yalandan ağlayarak odasına gitti. 10 dakika sonra geri geldi.
"Hani sen ben ağlayınca üzülüyordun? Demek ki yalan söylüyormuşsun!" dedi.
Bende "Yalandan ağladığında üzülmüyorum! Şimdi ağlanacak birşey de yok zaten" dedim.
Nedir bu kara kızdan çektiğimiz ya!!
17 Mart 2013 Pazar
Son okuduklarım
Hep diyorum ya, ben yazar adamıyım. Bir yazarı beğendiysem tüm kitaplarını ayıla bayıla okurum. Nadiren şaşar bu kanaatim.
Üniversitede tanıştığım Necip Mahfuz'da favori yazarlarımdan.
Kahire üçlemesini daha evvel okumuştum ve çok ama çok beğenmiştim. Bir ailenin 2 neslinin hikayesini anlatıyordu.
Bu seferkiler de Nobel aldığı Midak Sokağı ve yayınlandığı dönem yasaklanan Cebellavi Sokağı'nın Çocukları .
Midak Sokağı adı üstünde bu sokakta yaşayan insanları anlatıyor. Su gibi okunuyor, hayal kırıklıkları, aşklar, zengin olma sevdası peşinde hayatlar, ümitsiz hayatlar.. Çok güzel bir kitaptı.
Cebellavi Sokağı'nın çocukları ise günümüzde "neden yasaklandı" sorusunu sordursa da her devirde yaşanan soygun, halkların ezilmesi, birinin çıkıp adaleti sağlaması için yaptıkları, onun ölümünden sonra herşeyin eski sömürge düzenine geri dönmesi. Aynı sokakta yer alan 3 kuşakta da aynı şeyler yaşanır. Ders alınacak bir kitap.
Ve Amin Maalouf
Lübnan iç savaşı sırasında ülkesinden ayrılıp Paris'e kaçan bir Lübnanlı seneler sonra ölüm döşeğinde kendisini arayan arkadaşı için döner. Arkadaşı iç savaş sırasında ülkeyi terk etmemiş ve savaş şartlarında kahramanın tasvip etmediği şeyler yapmıştır. Arkadaşına yaşarken yetişemez ama dul eşinin isteği üzerine ölen arkadaşlarını anmak için ülkeden kaçan birkaç arkadaşını tekrar Lübnan'a çağırır. MÜKEMMEL bir kitap. Alın okuyun işte.
Asiya Cebbar "Baba evinde bana yer yok"
Biraz ağır gitti ama ehh. Cezayirli yazarın otobiyografik romanı. Kardeşim bir kavga sahnesi var daha doğrusu sevdiği kişi ona kızıyor ve o da ilk kez bir erkeğe karşı çıkıyor o da tek bir şey söylüyor, bu 5 sayfada anlatılır mı? Öldüm sıkıntıdan..
Üniversitede tanıştığım Necip Mahfuz'da favori yazarlarımdan.
Kahire üçlemesini daha evvel okumuştum ve çok ama çok beğenmiştim. Bir ailenin 2 neslinin hikayesini anlatıyordu.
Bu seferkiler de Nobel aldığı Midak Sokağı ve yayınlandığı dönem yasaklanan Cebellavi Sokağı'nın Çocukları .
Midak Sokağı adı üstünde bu sokakta yaşayan insanları anlatıyor. Su gibi okunuyor, hayal kırıklıkları, aşklar, zengin olma sevdası peşinde hayatlar, ümitsiz hayatlar.. Çok güzel bir kitaptı.
Cebellavi Sokağı'nın çocukları ise günümüzde "neden yasaklandı" sorusunu sordursa da her devirde yaşanan soygun, halkların ezilmesi, birinin çıkıp adaleti sağlaması için yaptıkları, onun ölümünden sonra herşeyin eski sömürge düzenine geri dönmesi. Aynı sokakta yer alan 3 kuşakta da aynı şeyler yaşanır. Ders alınacak bir kitap.
Ve Amin Maalouf
Lübnan iç savaşı sırasında ülkesinden ayrılıp Paris'e kaçan bir Lübnanlı seneler sonra ölüm döşeğinde kendisini arayan arkadaşı için döner. Arkadaşı iç savaş sırasında ülkeyi terk etmemiş ve savaş şartlarında kahramanın tasvip etmediği şeyler yapmıştır. Arkadaşına yaşarken yetişemez ama dul eşinin isteği üzerine ölen arkadaşlarını anmak için ülkeden kaçan birkaç arkadaşını tekrar Lübnan'a çağırır. MÜKEMMEL bir kitap. Alın okuyun işte.
Asiya Cebbar "Baba evinde bana yer yok"
Biraz ağır gitti ama ehh. Cezayirli yazarın otobiyografik romanı. Kardeşim bir kavga sahnesi var daha doğrusu sevdiği kişi ona kızıyor ve o da ilk kez bir erkeğe karşı çıkıyor o da tek bir şey söylüyor, bu 5 sayfada anlatılır mı? Öldüm sıkıntıdan..
Julia Quinn "Öpüşünde Saklı". Bunun yerine beyaz dizi okusan da olur. Ama akıcı mı akıcı yani okutuyor kendini, serisi varmış bu kadının ama seriyi okurmuyum? Okumam. Siz en son neler okudunuz? Neleri tavsiye edersiniz?
12 Mart 2013 Salı
Pazar gezmesi
Day'cım ve Zerra'cım ile bu pazar ufak bir Sultanahmet turu yaptık. İdil ilk kez müze gezdi, çok heyecanlandı, pek etkilenmedi çünkü Mozaik Müzesiydi. Fakat biz Zerra'cımla bedestenlerdeki takılardan çok etkilendik:)D
Turumuz Süleymaniye Camii ile başladı. İdil ilk kez bir camiye girdi, önce istemedi, sonra girdi. Dua etmeyi öğrendi ve herkese "Ben camiye girdim ve dua ettim. Allah kabul edecek dualarımı, kesin" dedi.
Tabii Sultanahmet'e gidip köfte yemeden dönmedik.
Kuşları besledik.
Arabada Day'cım ve Zerra'nın ortasına oturdu.
Okuma öğrendiği için tüm tabelaları merakla ve ilgiyle okudu.
Mozaik nedir öğrendi.
Ayasofya'nın ordaki fıskiyeli havuza bayıldı
Çok kuyruk olduğundan Yerebatan Sarnıcı'na giremedi ama İdil'in Medusa aşkı için bu foto çekildi.
Gece küt diye uyudu hatta sızdı:)D
Turumuz Süleymaniye Camii ile başladı. İdil ilk kez bir camiye girdi, önce istemedi, sonra girdi. Dua etmeyi öğrendi ve herkese "Ben camiye girdim ve dua ettim. Allah kabul edecek dualarımı, kesin" dedi.
Tabii Sultanahmet'e gidip köfte yemeden dönmedik.
Kuşları besledik.
Arabada Day'cım ve Zerra'nın ortasına oturdu.
Okuma öğrendiği için tüm tabelaları merakla ve ilgiyle okudu.
Mozaik nedir öğrendi.
Ayasofya'nın ordaki fıskiyeli havuza bayıldı
Çok kuyruk olduğundan Yerebatan Sarnıcı'na giremedi ama İdil'in Medusa aşkı için bu foto çekildi.
Gece küt diye uyudu hatta sızdı:)D
8 Mart 2013 Cuma
Zeki, çevik ve ahlaksız eve döndü!
Dün akşam oğlanı almaya gittik. Bir hevesle koştu ki yanıma, görmek lazım:)
Bir ton ç.iş yaptı sokakta - sevinçten-, arabaya koşa koşa gittik. Camı açtık, kafayı dışarı çıkardı, o kulaklar yelken gibi rüzgarda şişe şişe eve geldik. Hemen bahçeye de ç.iş yaptık, eve girdi hemen mutfağa koştu, kuzu yemiş kadar bol su içti, koca kase mamayı bitirdi. Meyvelerin hepsine sulandı. Evin her köşesinde uyukladı, ilk İdil'in odasında 1 saatten fazla uyukladı, sonra kucağımda uyuyakaldı. Fakat yatağa bir atlayışı var, Derviş şu saptamayı yaptı.
"Aha bu gayet zeki, çevik ve ahlaksız olarak geri döndü!"
Haklı:)D
Bir ton ç.iş yaptı sokakta - sevinçten-, arabaya koşa koşa gittik. Camı açtık, kafayı dışarı çıkardı, o kulaklar yelken gibi rüzgarda şişe şişe eve geldik. Hemen bahçeye de ç.iş yaptık, eve girdi hemen mutfağa koştu, kuzu yemiş kadar bol su içti, koca kase mamayı bitirdi. Meyvelerin hepsine sulandı. Evin her köşesinde uyukladı, ilk İdil'in odasında 1 saatten fazla uyukladı, sonra kucağımda uyuyakaldı. Fakat yatağa bir atlayışı var, Derviş şu saptamayı yaptı.
"Aha bu gayet zeki, çevik ve ahlaksız olarak geri döndü!"
Haklı:)D
7 Mart 2013 Perşembe
Gece diyalogları
Efendim bir süredir bizim zottik kendi yatağında ısrarla geceyi tamamlamamaktadır. Tehdit, rica, bağırma çağırma hiç işe yaramadı. Önceleri kendi yatağında uyuyan, bir süre sonra bizim yatağa terfi eden bu zottik artık işi abartıp direk bizim yatakta uyumaktadır.
Bir gece önce babasından zılgıt yiyince ve yasak gelince sabah kahvaltıda gözleri yaşlı şöyle dedi
" Annecim gece kendi yatağımda uyumayı başarabilir miyim çok emin değilim!"
Gülmemek için çok dayandım!
Tabii gece yatağa yatırdım kendisini ama o uyumadı, pıtır pıtır gezindi durdu. Bu durumda baba gene höyyyt etti! Benimki odasında içini çeke çeke ağlarken babası yattığı yerden
"Ağlama!" deyince
"Ama babacım kendimi sakinleştiremiyorum ki!" demez mi?
Baba
"Git ananın yanına!" deyince kuzu koşarak geldi.
Tek kişilik yatakta ikimiz zooooorr şer sığdık. Bir kaç dakika sonra baba geldi
"Gidin yatın çabuk! Bundan sonra ben burda yatacağım" deyince kuzunun bizim yatağa bir koşması var.. Görmek gerekti yani:)D
Bir gece önce babasından zılgıt yiyince ve yasak gelince sabah kahvaltıda gözleri yaşlı şöyle dedi
" Annecim gece kendi yatağımda uyumayı başarabilir miyim çok emin değilim!"
Gülmemek için çok dayandım!
Tabii gece yatağa yatırdım kendisini ama o uyumadı, pıtır pıtır gezindi durdu. Bu durumda baba gene höyyyt etti! Benimki odasında içini çeke çeke ağlarken babası yattığı yerden
"Ağlama!" deyince
"Ama babacım kendimi sakinleştiremiyorum ki!" demez mi?
Baba
"Git ananın yanına!" deyince kuzu koşarak geldi.
Tek kişilik yatakta ikimiz zooooorr şer sığdık. Bir kaç dakika sonra baba geldi
"Gidin yatın çabuk! Bundan sonra ben burda yatacağım" deyince kuzunun bizim yatağa bir koşması var.. Görmek gerekti yani:)D
3 Mart 2013 Pazar
Potuk'tan son haberler
Kendisi iyi sayılır. Beni görünce deli gibi seviniyor, o kuyruk deli gibi sallanıyor, kendini deli gibi sevdiriyor. Tek sıkıntısı kafasına takılan başlık:)D
İnşallah bir aksilik çıkmazsa Perşembe gecesi eve getirebileceğiz. Kuzumu çoooook özledim!
İnşallah bir aksilik çıkmazsa Perşembe gecesi eve getirebileceğiz. Kuzumu çoooook özledim!