Daha dün okulda düşmüş, dizi hafif ama çok hafif sıyrılmış. Tabii okul çıkışı parka gidip 1 saat oynarken bu sıyrık pek önemsizdi ama eve dönüş yolunda parktan çıkar çıkmaz topallamaya başlayarak okulda düştüğünü anlattı ve "acıya dayanmam gerek ama değil mi?" diye boyundan büyük bir laf etmişti.
Sabah kahvaltıda can düşmanı Potuk'un balkonda durmasından rahatsız olup, garibanı kışkışladı ve
"Öfff, zaten anneannem ve senin yüzünden kendi hayatımı geriye attım! Ruh oldum, ruh!" demez mi?
Bu arada gözler yaşlı, ses kırık! Zannedersin kendini bize adamış, okulu bırakıp mendil felan satmış, bizde onun parasını yemişiz!
Kendimi masaya atmamla kahkahalara boğulmam bir oldu. Yarabbim!
"Nasıl oluyor kızım o hayatını geriye atmak?"
"Böyle işte! Sen üzülme diye Potuk'u burdan çıkarıyorum, anneannem seni üzmesin diye ona göz kulak oluyorum, öyle işte"
Tabii bizde bunu önce teyzeye, sonra babaya ve sonra day'cıma anlatıldı.
Ortak kanımız kendisinin 15 mt kuyruğu olduğu!
28 Mayıs 2013 Salı
27 Mayıs 2013 Pazartesi
Krizlerden kriz beğen
Bizim Deida derdimiz bitmedi anacım, bitmedi!
Beni eskiden beri takip edenler bilir, benim kızıma doğduğundan beri bakan bakıcımız Deida'sı ben işten ayrıldıktan sonra bizden ayrıldı.
Tabii 5.5 yıl beraber olduktan sonra gelen bu ayrılık benim zottiği feci vurdu! Ben de bu ayrılıktan daha fazla etkilenmesin diye haftada 1 gün izin günlerinde Deida'nın bize gelmesine ses çıkarmadım. Keşke çıkarsaymışım! Benim hatun gün sayıyor. Şimdi bulduğu geçici iş nedeniyle 1.5 ay görüşememişlerdi, geçenlerde geldi.
Tabii 2-3 gün önceden başladı bizim kriz.
Sabah ağlayarak uyandı "Rüyamda Deida'mla hala beraberdik. Onun için ağladım" dedi.
"Sen benim 1 numaralı mutluluk ilacımsın. 2 numara da Deida'm" dedi.
Bende beni üzmek için mi yapıyor acaba diye hiç üstüne varmadım, yorum yapmadım.
Akşam Deida okula geldi, çıkışta benimki bana bakmadan koşarak Deida'sına sarıldı, ağladı.
Eve gittik, tabii benimle konuşmuyor, oturdu Deida'sının kucağına aşk yaşadılar. Odasına götürdü, film izlediler. Giderken peşinden gene ağladı. Bende
"Eğer onun gelmesi seni üzüyorsa, gelmesin kızım" dedim. "Ben sen mutlu ol diye gelmesine birşey demiyorum, ama sen her hafta gördüğün halde hala ağlıyorsan o zaman gelmesin" dedim.
Odasına giriyor, çıkıyor
"Odama girdikçe Deida'mı hatırlıyorum" diyor.
Hey Allah'ım, ölür müsün öldürür müsün?
Akşam yatarken gene ağlıyor
"Ben kimse üzülsün istemiyorum. Sen üzülme diye ne istersen onu yapmaya çalışıyorum" dedi.
Üzüldüm yine! Ben Deida'sını seviyor diye üzülüyorum zannediyor!
"Ben sen Deida'nı seviyorsun diye üzülmem ki kızım! O sana kaç sene baktı.Tabii seveceksin. Ama o senin ailenden değil. Teyzen gibi, dayın gibi hayatının sonuna kadar seninle olmayacak, bir gün ülkesine dönecek. Kendini buna hazırla istiyorum" dedim.
Vallahi çıkmazdayım! Öleceğim bu aşktan! Ben elimden geldiği kadar iyi bir anne olmaya çalışıyorum ama hala bu aşka yetişemiyorum.O kadar pişmanım ki, keşke hiç çalışmasaydım kendim baksaydım! Kıskanmak mı bu bilmiyorum ama aradan nerdeyse 2 sene geçti hala peşinden ağlamalar, şarkılar yazmalar, hasrete gark olmalar.. Ne bileyim ya...
Beni eskiden beri takip edenler bilir, benim kızıma doğduğundan beri bakan bakıcımız Deida'sı ben işten ayrıldıktan sonra bizden ayrıldı.
Tabii 5.5 yıl beraber olduktan sonra gelen bu ayrılık benim zottiği feci vurdu! Ben de bu ayrılıktan daha fazla etkilenmesin diye haftada 1 gün izin günlerinde Deida'nın bize gelmesine ses çıkarmadım. Keşke çıkarsaymışım! Benim hatun gün sayıyor. Şimdi bulduğu geçici iş nedeniyle 1.5 ay görüşememişlerdi, geçenlerde geldi.
Tabii 2-3 gün önceden başladı bizim kriz.
Sabah ağlayarak uyandı "Rüyamda Deida'mla hala beraberdik. Onun için ağladım" dedi.
"Sen benim 1 numaralı mutluluk ilacımsın. 2 numara da Deida'm" dedi.
Bende beni üzmek için mi yapıyor acaba diye hiç üstüne varmadım, yorum yapmadım.
Akşam Deida okula geldi, çıkışta benimki bana bakmadan koşarak Deida'sına sarıldı, ağladı.
Eve gittik, tabii benimle konuşmuyor, oturdu Deida'sının kucağına aşk yaşadılar. Odasına götürdü, film izlediler. Giderken peşinden gene ağladı. Bende
"Eğer onun gelmesi seni üzüyorsa, gelmesin kızım" dedim. "Ben sen mutlu ol diye gelmesine birşey demiyorum, ama sen her hafta gördüğün halde hala ağlıyorsan o zaman gelmesin" dedim.
Odasına giriyor, çıkıyor
"Odama girdikçe Deida'mı hatırlıyorum" diyor.
Hey Allah'ım, ölür müsün öldürür müsün?
Akşam yatarken gene ağlıyor
"Ben kimse üzülsün istemiyorum. Sen üzülme diye ne istersen onu yapmaya çalışıyorum" dedi.
Üzüldüm yine! Ben Deida'sını seviyor diye üzülüyorum zannediyor!
"Ben sen Deida'nı seviyorsun diye üzülmem ki kızım! O sana kaç sene baktı.Tabii seveceksin. Ama o senin ailenden değil. Teyzen gibi, dayın gibi hayatının sonuna kadar seninle olmayacak, bir gün ülkesine dönecek. Kendini buna hazırla istiyorum" dedim.
Vallahi çıkmazdayım! Öleceğim bu aşktan! Ben elimden geldiği kadar iyi bir anne olmaya çalışıyorum ama hala bu aşka yetişemiyorum.O kadar pişmanım ki, keşke hiç çalışmasaydım kendim baksaydım! Kıskanmak mı bu bilmiyorum ama aradan nerdeyse 2 sene geçti hala peşinden ağlamalar, şarkılar yazmalar, hasrete gark olmalar.. Ne bileyim ya...
19 Mayıs 2013 Pazar
Tatlı doğum günü
Meleğimin bugün doğum günü. Yarın da yakın arkadaşımız Saadet'in. Böyle olunca günümüzü doğum gününe çevirdik. Pek kahkahalı ve bol dedikodulu doğum günümüzden kareler;
Doğum günü güzelleri
Ablacım, iyi ki doğdun! İyi ki benim ablam oldun! Seni çok ama çok ama çok seviyorum! Allah sana sağlıklı, uzun ömürler versin Medim Eniştemle! Sensiz hayat çok bayat olurdu, kesin!
İdoş ve kuzeni Tuniş kelimenin tam anlamıyla kudurdular, oynadılar, oynadılar, oynadılar.
Bu arada Atatürk'ü anma ve Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!
Doğum günü güzelleri
Ablacım, iyi ki doğdun! İyi ki benim ablam oldun! Seni çok ama çok ama çok seviyorum! Allah sana sağlıklı, uzun ömürler versin Medim Eniştemle! Sensiz hayat çok bayat olurdu, kesin!
İdoş ve kuzeni Tuniş kelimenin tam anlamıyla kudurdular, oynadılar, oynadılar, oynadılar.
Bu arada Atatürk'ü anma ve Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!
16 Mayıs 2013 Perşembe
Balkon sezonu açıldı
Dış cepheciler iskeleleri sökünce bizde en nihayet detaylı bir temizlikten sonra balkon sezonunu açtık.
Balkonun fikri mimari, Pamuk anneanne ise çok keyifli olarak kendini güneşe ve çiçeklere bıraktı.
İşte bu seneki çiçeklerimiz;
Teyzemden gelen karanfil
Zerra'cımın Gökçeada'dan verdiği gül gibi açan sardunya
Fikri mimar Pamuk
Gökçeada'dan gelen kuş evi
Zerra'cımın Datça'dan getirdiği bereket kuşları ve ilk göz ağrımız hoşgeldin çelengi
Esma'nın getirdiği ve adını bilmediğim, senede 1 kez açan çiçek
Sandalye kılıflarını inceleyen Pamuk
Zerra'cımın son anneler gününde aldığı çiçek
Sardunya'lar ve Derviş'in geçen yıl getirdiği beyaz çiçek
Kolu kanadı kırık uğur böceği
Ve sokağımızın hali, yeşillik, yeşillik, yeşillik
En son alınan minik kuş süsleri
Haydi buyrun keyif yapmaya!
Balkonun fikri mimari, Pamuk anneanne ise çok keyifli olarak kendini güneşe ve çiçeklere bıraktı.
İşte bu seneki çiçeklerimiz;
Teyzemden gelen karanfil
Zerra'cımın Gökçeada'dan verdiği gül gibi açan sardunya
Fikri mimar Pamuk
Gökçeada'dan gelen kuş evi
Zerra'cımın Datça'dan getirdiği bereket kuşları ve ilk göz ağrımız hoşgeldin çelengi
Esma'nın getirdiği ve adını bilmediğim, senede 1 kez açan çiçek
Sandalye kılıflarını inceleyen Pamuk
Zerra'cımın son anneler gününde aldığı çiçek
Sardunya'lar ve Derviş'in geçen yıl getirdiği beyaz çiçek
Kolu kanadı kırık uğur böceği
Ve sokağımızın hali, yeşillik, yeşillik, yeşillik
En son alınan minik kuş süsleri
Haydi buyrun keyif yapmaya!
Anneanne ilk cezasını aldı!
Ahh, ahhh! Kadın 80 yaşında ilk cezasını aldı ya, daha ben ne diyeyim?
Bizim meşhur balkon apartmanın dış cephe giydirmesi olduğundan yaz açılışını yapamadı. Dolayısıyla balkon çiçekleri odalara dağıtıldı. İdil'in odasına da çok sevdiği pembe ve beyaz renkli 2 Bodrum Papatyası düştü. Tabii benim mikrop kızım bunları öyle bir sulamış ki , çürüdüler! Ancak birinin yanından 4 tane yeni çiçek çıkınca atmadım, kendine gelmesini bekledim.
Anneler günü'nde de yengecim anneme çiçek alınca bende bu çiçeğin saksısı balkondaki saksılara uysun diye pazardan saksı aldım ve saksı çiçeğe azıcık ama azıcık büyük geldi. Biz dün okulların dönüştürülmesini protesto için İdoş'la Kartal Meydanı'nda hönkürürken Anneanne balkona çıkmış. İdoş'un çiçeğini söküp o saksıya yengemin çiçeğini dikmiş. Biz yorgun argın eve döndüğümüzde bize yaptıklarını anlattı. Vay sen misin anlatan! İdoş nasıl ağlıyor!
"Nasıl benim çiçeğimi atarsın?" diye!
Annemde gülüyor
"Heee, ben ağlıyorum sen gülüyorsun! Benimdi o çiçekler! Ölmediydi! Neden attın!"
Ben de gazı veriyorum.
"Ölmemişti o çiçek! Neden attın!"
Annemde bana kızıyor
"Sus kız sende!"
"Susmam"
İdoş bu arada sinirle ağlıyor.
"Hem sen annemi üzüyorsun! Yok bu yemek pişmemiş, yok bu çok ısınış, yok bu olmamış diyorsun!"
Annem hala gülüyor
"Bak nasıl anasını koruyor! Senin sırtın yere gelmez kızım!"
O hırsla ablamı arayıyor ve teyzesine anneanneyi şikayet ediyor.
Ablam gülerek
"Teyzecim ben yarın gelince anneanneyi 1 saat tek ayak üstünde durduracağım ceza olarak!"
"Teyzecim anneanneme yarın öğlen yemek vermeyelim"
"Olmaz teyzecim o zaman hastalanır"
İdoş anneannenin en sevdiği şeyleri düşünür ve sevinçle
"O zaman bugün haberleri seyrettirmeyelim!"
Bende onay verince İdoş sevinçle anneannenin haber dinleme saatinde çocuk kanalları izliyor.
Anneanne normalde 5 dakika bile haber saati geçse beni taciz ede ede
"Aç kızım şu haberleri!" diye vız vız ederken dün hiçççç ses çıkarmadan oturuyor!
"Ne oldu anne? Haberler demiyorsun?" deyince
"Eh, ne yapayım? Ceza aldım ya!" dedi!
Allah'ım hangisine güleyim? Ceza verene mi yoksa cezaya uyana mı?
Bizim meşhur balkon apartmanın dış cephe giydirmesi olduğundan yaz açılışını yapamadı. Dolayısıyla balkon çiçekleri odalara dağıtıldı. İdil'in odasına da çok sevdiği pembe ve beyaz renkli 2 Bodrum Papatyası düştü. Tabii benim mikrop kızım bunları öyle bir sulamış ki , çürüdüler! Ancak birinin yanından 4 tane yeni çiçek çıkınca atmadım, kendine gelmesini bekledim.
Anneler günü'nde de yengecim anneme çiçek alınca bende bu çiçeğin saksısı balkondaki saksılara uysun diye pazardan saksı aldım ve saksı çiçeğe azıcık ama azıcık büyük geldi. Biz dün okulların dönüştürülmesini protesto için İdoş'la Kartal Meydanı'nda hönkürürken Anneanne balkona çıkmış. İdoş'un çiçeğini söküp o saksıya yengemin çiçeğini dikmiş. Biz yorgun argın eve döndüğümüzde bize yaptıklarını anlattı. Vay sen misin anlatan! İdoş nasıl ağlıyor!
"Nasıl benim çiçeğimi atarsın?" diye!
Annemde gülüyor
"Heee, ben ağlıyorum sen gülüyorsun! Benimdi o çiçekler! Ölmediydi! Neden attın!"
Ben de gazı veriyorum.
"Ölmemişti o çiçek! Neden attın!"
Annemde bana kızıyor
"Sus kız sende!"
"Susmam"
İdoş bu arada sinirle ağlıyor.
"Hem sen annemi üzüyorsun! Yok bu yemek pişmemiş, yok bu çok ısınış, yok bu olmamış diyorsun!"
Annem hala gülüyor
"Bak nasıl anasını koruyor! Senin sırtın yere gelmez kızım!"
O hırsla ablamı arayıyor ve teyzesine anneanneyi şikayet ediyor.
Ablam gülerek
"Teyzecim ben yarın gelince anneanneyi 1 saat tek ayak üstünde durduracağım ceza olarak!"
"Teyzecim anneanneme yarın öğlen yemek vermeyelim"
"Olmaz teyzecim o zaman hastalanır"
İdoş anneannenin en sevdiği şeyleri düşünür ve sevinçle
"O zaman bugün haberleri seyrettirmeyelim!"
Bende onay verince İdoş sevinçle anneannenin haber dinleme saatinde çocuk kanalları izliyor.
Anneanne normalde 5 dakika bile haber saati geçse beni taciz ede ede
"Aç kızım şu haberleri!" diye vız vız ederken dün hiçççç ses çıkarmadan oturuyor!
"Ne oldu anne? Haberler demiyorsun?" deyince
"Eh, ne yapayım? Ceza aldım ya!" dedi!
Allah'ım hangisine güleyim? Ceza verene mi yoksa cezaya uyana mı?
12 Mayıs 2013 Pazar
Anneler Günümüz
Her zamanki gibi maaile, curcunalı, kahkahalı, yemeli, içmeli, mutlu ve huzurlu geçti. Darısı nice nice anneler gününe.
Canım kızım, iyi ki benim kızım oldun, iyi ki ben senin annen oldum!
Hediye olarak Zerra'cımın yardımıyla bana bir kart, bir de bileklik yapan kuzum beni çok mutlu ettin! Şükür Allah'ıma ki bana bu duyguyu yaşattı!
Yarabbim sayende benimle 4 saat Kadıköy'de gezen, kitaplara bayılan, kokusuna, kara p.poşine hayran olduğum, konuşarak uyuyan ve konuşarak uyanan, geveze, saniyeler içinde beni delirten ve sevgi seline boğabilen, her an yeni şeyler öğreten, şaşırtan, sevindiren bir kızım var!
Canım kızım, iyi ki benim kızım oldun, iyi ki ben senin annen oldum!
Hediye olarak Zerra'cımın yardımıyla bana bir kart, bir de bileklik yapan kuzum beni çok mutlu ettin! Şükür Allah'ıma ki bana bu duyguyu yaşattı!
Yarabbim sayende benimle 4 saat Kadıköy'de gezen, kitaplara bayılan, kokusuna, kara p.poşine hayran olduğum, konuşarak uyuyan ve konuşarak uyanan, geveze, saniyeler içinde beni delirten ve sevgi seline boğabilen, her an yeni şeyler öğreten, şaşırtan, sevindiren bir kızım var!
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Anneler günü pikniği
Geçen seneki gibi bu senede kuzenimiz Tuniş'in anaokulunun düzenlediği anneler günü pikniğinde yine çılgınlar gibi eğlendik.
Birlikte nice ailecek böyle güzel günleri kutlayalım inşallah!
Birlikte nice ailecek böyle güzel günleri kutlayalım inşallah!