10 günü geçti sen gideli... Geçen sene ameliyat sonrası bakım için de senden ayrılmıştım ama bu sefer dönmedin, dönemedin...
Hala ayağımı biryere atarken dönüp aşağa bakıyorum orda mısın diye. Alışmışım yürürken önüme bakmaya, sana çarpmayalım diye.. O kadar zormuş ki sensizlik....
Dizlerimin arasında yatan sıcak varlığın olmadan hiçbir şey eskisi gibi değil. Yere birşey düşürsek hala çabucak almaya eğiliyoruz, sanki sen varsın da yiyeceksin gibi...
Hala ara ara ağlıyorum biliyor musun?
Evde sana ait ne varsa artık yok. Mama kabın, su kabın, kuru maman Derviş'in işyerindeki köpeğe gitti. Son zamanlar hiç oynamadığın toplar çöpe.. Yattığın battaniye yıkandı, kafana yastık yaptığın peluş terliklerim atıldı. Evdeki her salyalı şey yıkandı, kokun yok artık. Son zamanlardaki feci kokun yüzünden sana "ceset herif" diyorduk ama bu kokuyu bile özledim be annem....
Bir yanım hemen bir can daha evlat edin, büyüt diyor ama diğer yanım dur hele diyor.
Akşamları yürüyüşe çıkmamak, sabah uyanır uyanmaz o üzüm gözlerini silmemek o kadar garip geliyor ki...
Hep seninle burdan taşınmak, bahçeli evde senin koşturmanı seyretmek hayalimdi, o hayal artık sensiz..
Ahhh be güzel oğlum, seni çok çok çok özledim..
22 Temmuz 2014 Salı
13 Temmuz 2014 Pazar
Canım oğlum melek oldu...
2 aylıkken bana gelen, bakıp büyüttüğüm, ilk göz ağrım, tüylü oğlum bugün melek oldu.
Son olarak öptüm, bize yaşattığı tüm o unutulmaz 13 sene için hakkını helal et oğlum...
Bu dünyada karşılıksız ve katıksız sevgiyi senden öğrendik. Sana herşey için teşekkür ediyorum. Asla unutmayacağız seni. Derviş bile ağladı ardından...
Birgün cennette kavuşacağız canım oğlum, hakkını helal et...
Son olarak öptüm, bize yaşattığı tüm o unutulmaz 13 sene için hakkını helal et oğlum...
Bu dünyada karşılıksız ve katıksız sevgiyi senden öğrendik. Sana herşey için teşekkür ediyorum. Asla unutmayacağız seni. Derviş bile ağladı ardından...
Birgün cennette kavuşacağız canım oğlum, hakkını helal et...
10 Temmuz 2014 Perşembe
Gezenti kanserim
Benim bu 3. kanser de benim gibi gezenti çıktı, meme ile yetinmedi, karaciğeri aldıktan sonra kemiklere doğru yola çıktı, dahası kalan meme dokusu ki -yok gibi birşey- atladı. Ben karaciğer diye üzülürken 3 cephe daha çıktı savaşmak için.
Dün karaciğer ameliyatı için randevu almıştık, bir önceki gün gelen pet ct sonuçları bizi daha da üzdü. Birçok yere sıçradığından ameliyattan vazgeçildi. Şimdi cumartesi tekrar kemoterapi başlıyor. 12 seans ve her hafta. Önce Derviş'ten gizli hastane tuvaletinde ağladım. Onkolog için bekleyen hasta sırasında yaşlı kadınlar kendi aralarında "Ay nerden geldi bu başımıza!" O zaman içimden "Ulan ben 32 yaşımdan beri, ta 14 yıldır uğraşıyorum. Sizin yaşınız başınız var, ya ben ne halt edeyim" diye bağırmak geçti. En son yaşlı, bastonlu bir teyze ve torunu bekliyordu. Kendi kendime "Allah'ım, ben neden torunumu göremeyeceğim? Evladımı annesiz mi bırakacağım? Bu kadar kısa süre için mi bana anneliği tattırdın? Bu kadar kısa süredir tattığım evlat sevgisi için mi totomdan 400 iğne yedim? Benden sonra evladım ne olacak?" diye düşündüm durdum.
İçeri girince Derviş "Hocam biliyorsunuz bu 3.kanser ama ben ilk kez korkuyorum. Bizimle lütfen açık konuşun" dedi. Bende "Kızımın büyüdüğünü görecek miyim?" diye sordum.
Doktor bize "Bunları temizleriz ama şunu bilin, bunu sinek basmış bir bataklığa benzetin. Biz sinekleri kuruturuz ama bataklık durur. Yeniden sinek basmayacağının hiç bir garantisi yok. Dahası yeniden kansere yakalanma riskiniz diğer insanlara göre daha fazla" dedi.
Çıktıktan sonra arabada ağlamaya başladım. Dervişim yolu uzattı, benim ağlamalar bitene kadar Pendik'e kadar gittik. Sonra gözlerimi sildim eve döndük. Yeniden savaşa giriyorum ancak bu kez daha fazla cephede, daha zor bir tedavi ile. Biliyorum, Rabbim benim öleceğim günü zaten doğduğum gün yazdı, ben ne yapsam o gün değişmeyecek. İnşallah bu son olsun diyorum ve Allah'tan bana yardım etmesini diliyorum.
Dün karaciğer ameliyatı için randevu almıştık, bir önceki gün gelen pet ct sonuçları bizi daha da üzdü. Birçok yere sıçradığından ameliyattan vazgeçildi. Şimdi cumartesi tekrar kemoterapi başlıyor. 12 seans ve her hafta. Önce Derviş'ten gizli hastane tuvaletinde ağladım. Onkolog için bekleyen hasta sırasında yaşlı kadınlar kendi aralarında "Ay nerden geldi bu başımıza!" O zaman içimden "Ulan ben 32 yaşımdan beri, ta 14 yıldır uğraşıyorum. Sizin yaşınız başınız var, ya ben ne halt edeyim" diye bağırmak geçti. En son yaşlı, bastonlu bir teyze ve torunu bekliyordu. Kendi kendime "Allah'ım, ben neden torunumu göremeyeceğim? Evladımı annesiz mi bırakacağım? Bu kadar kısa süre için mi bana anneliği tattırdın? Bu kadar kısa süredir tattığım evlat sevgisi için mi totomdan 400 iğne yedim? Benden sonra evladım ne olacak?" diye düşündüm durdum.
İçeri girince Derviş "Hocam biliyorsunuz bu 3.kanser ama ben ilk kez korkuyorum. Bizimle lütfen açık konuşun" dedi. Bende "Kızımın büyüdüğünü görecek miyim?" diye sordum.
Doktor bize "Bunları temizleriz ama şunu bilin, bunu sinek basmış bir bataklığa benzetin. Biz sinekleri kuruturuz ama bataklık durur. Yeniden sinek basmayacağının hiç bir garantisi yok. Dahası yeniden kansere yakalanma riskiniz diğer insanlara göre daha fazla" dedi.
Çıktıktan sonra arabada ağlamaya başladım. Dervişim yolu uzattı, benim ağlamalar bitene kadar Pendik'e kadar gittik. Sonra gözlerimi sildim eve döndük. Yeniden savaşa giriyorum ancak bu kez daha fazla cephede, daha zor bir tedavi ile. Biliyorum, Rabbim benim öleceğim günü zaten doğduğum gün yazdı, ben ne yapsam o gün değişmeyecek. İnşallah bu son olsun diyorum ve Allah'tan bana yardım etmesini diliyorum.
2 Temmuz 2014 Çarşamba
Anneysen tatile felan gitme!
15 yıllık evlilik hayatımızda sadece 1 kez o da balayı olarak tatil yapabilmiş bir kişiyim ben. Bu sene hastalıklarla boğuşurken "Ne olursa olsun muhakkak tatile gideceğim" diye kendi kendime ant içtim. Tatilden 1 hafta önce gene kara haber aldım. Bu sefer karaciğere şıçramış kanserim!
Bu 4. oldu 14.senede! Bu sefer tatili iptal etmek ve karalar bağlamak istemedim. Gideceğim tatile dedim. Hem Derviş'e hem bana hem hanımduduya iyi gelecekti bu değişiklik.
Tatil öncesi ablam meleğim, annem ve Potuk'a bakacağından kafam rahattı.
Bavul hazırlıklarına son gün başladık. Zottik ilk kez otelde tatil yapacağından heyecandan uyuyamadı, bavulu doldurduk, boşalttık, oyuncaklar arasında seçim yaptık, kollukları bulduk, deniz gözlüğü bulundu, bikiniler, güneş kremleri derken anne haşat edildi. Derviş bavulunu son dakika yapmak için ayak diredi ve kaçınılmaz olarak " Oyum nerde, buyum nerde" seremonisi başladı. Tarif ettiğim yerlere şöööyle bir göz attığından, aradığını bulamadı, küfür etti, "Niye benim eşyalarımı elliyorsunuz" dedi, 1 yıldır giymediği şapkasını arattı vs vs vs. Hanımdudu "Ben yolda uyumam" "Benim bavulum benim yanımda dursun" "Elbise ile giderim" kaprisleri yaptı. Bagajlar arabaya tepildi, anneanne "Güneş kremini al, şapkanı al, güneşe çıkma" diye milyon kez öğüt verdi. Sonuç ne oldu? Tırnak makasına kadar herşeyi alan anne, en mühim şeyi yani ilaçlarını unuttu!!
Allah razı olsun, ablacım meleğim kargocu kargocu gezip bana ilaçları 2 gün sonra ulaştırdı.
Tatilde yatağı beğenmeyen, yemekleri yemeyen, akşamları yapılacak tek şey olan yürüyüşe çıkmak istemeyen, havuzda ille birisi onunla oynasın diye ayak direyen zottik yüzünden baba hön hön etti. Bu arada gittiğimiz otelde Türk olarak sadece 2 aileydik. Gerisi Rus hatun ve Türk erkek doluydu. Amaninnn! Benim Derviş "Beni bırakın burda siz gidin. Ben kardeşlerle kaynaşacağım. Dil dile değmeden dil öğrenilmez" dedi dedi durdu! Havuzda kara gözlükleri takı Rus hatun fotoları çekti ve arkadaşları ile paylaştı, sevaba girdi:)D
İkinci duraktaki otelimiz ise tam kafa dinleme yeriydi, yemekler güzeldi,havuz derindi, deniz soğuktu. İdil'i havuzda Derviş, denizde ben eğlendirdik. Günde 3 öğün yemekte kavga çıktı. Kahvaltı olarak sadece 1 sigara böreği ve 1 yumurta yemek konusunda ısrar etti, ben kızdım, baba hön hön etti vs vs. Adamcağız denize nazır bahçede palmiyelerin altında çay içmek isterken bu zottik, "Ben odada Scooby Doo izleyeceğim" dedi. Anne delirdi. "Denize bak" dediğimizde "Bakmak istemiyorum" dedi ve telefonda oyun oynamak için delirdi. Parka gitmek istedi, baba parkta 15 dakikada sıkıldı, anne ertesi gün 1.5 saat parkta oturdu vs vs vs.
Dönüş yolunu mecburen gündüz alınca yol boyu vır vır etti, "Acıktııııımmmm" diye böğürdü, sonra gözlemenin 8/1'ini yedi ve DOYDU! Açlıktan virajlı yolda kustu, ağladı, babası "Neden mide bulantısı hapı almadık?" diye sinirlendi. Lastik patladı, 1 saat tamirci bekledik. 120 hız sınırını 127 ile geçen Derviş 175 tl ceza yedi, dönüşte lastikleri mecbur değişti ve 700 tl'de lastiklere ödedi! Tatil dönüşü bavullar açıldı. Kirliler 5 kazan çamaşır olarak yıkandı, toplantı, katlandı ve yerleştirildi.
Biri tatil mi dedi????
Tatile gitmeden 2 günde 2 tekerlekli bisikleti sürmeyi öğrenen zottik, bu tatilde de kolluksuz yüzmeyi, dalmayı, tavla ve okey oynamayı öğrendi.
Bu 4. oldu 14.senede! Bu sefer tatili iptal etmek ve karalar bağlamak istemedim. Gideceğim tatile dedim. Hem Derviş'e hem bana hem hanımduduya iyi gelecekti bu değişiklik.
Tatil öncesi ablam meleğim, annem ve Potuk'a bakacağından kafam rahattı.
Bavul hazırlıklarına son gün başladık. Zottik ilk kez otelde tatil yapacağından heyecandan uyuyamadı, bavulu doldurduk, boşalttık, oyuncaklar arasında seçim yaptık, kollukları bulduk, deniz gözlüğü bulundu, bikiniler, güneş kremleri derken anne haşat edildi. Derviş bavulunu son dakika yapmak için ayak diredi ve kaçınılmaz olarak " Oyum nerde, buyum nerde" seremonisi başladı. Tarif ettiğim yerlere şöööyle bir göz attığından, aradığını bulamadı, küfür etti, "Niye benim eşyalarımı elliyorsunuz" dedi, 1 yıldır giymediği şapkasını arattı vs vs vs. Hanımdudu "Ben yolda uyumam" "Benim bavulum benim yanımda dursun" "Elbise ile giderim" kaprisleri yaptı. Bagajlar arabaya tepildi, anneanne "Güneş kremini al, şapkanı al, güneşe çıkma" diye milyon kez öğüt verdi. Sonuç ne oldu? Tırnak makasına kadar herşeyi alan anne, en mühim şeyi yani ilaçlarını unuttu!!
Allah razı olsun, ablacım meleğim kargocu kargocu gezip bana ilaçları 2 gün sonra ulaştırdı.
Tatilde yatağı beğenmeyen, yemekleri yemeyen, akşamları yapılacak tek şey olan yürüyüşe çıkmak istemeyen, havuzda ille birisi onunla oynasın diye ayak direyen zottik yüzünden baba hön hön etti. Bu arada gittiğimiz otelde Türk olarak sadece 2 aileydik. Gerisi Rus hatun ve Türk erkek doluydu. Amaninnn! Benim Derviş "Beni bırakın burda siz gidin. Ben kardeşlerle kaynaşacağım. Dil dile değmeden dil öğrenilmez" dedi dedi durdu! Havuzda kara gözlükleri takı Rus hatun fotoları çekti ve arkadaşları ile paylaştı, sevaba girdi:)D
İkinci duraktaki otelimiz ise tam kafa dinleme yeriydi, yemekler güzeldi,havuz derindi, deniz soğuktu. İdil'i havuzda Derviş, denizde ben eğlendirdik. Günde 3 öğün yemekte kavga çıktı. Kahvaltı olarak sadece 1 sigara böreği ve 1 yumurta yemek konusunda ısrar etti, ben kızdım, baba hön hön etti vs vs. Adamcağız denize nazır bahçede palmiyelerin altında çay içmek isterken bu zottik, "Ben odada Scooby Doo izleyeceğim" dedi. Anne delirdi. "Denize bak" dediğimizde "Bakmak istemiyorum" dedi ve telefonda oyun oynamak için delirdi. Parka gitmek istedi, baba parkta 15 dakikada sıkıldı, anne ertesi gün 1.5 saat parkta oturdu vs vs vs.
Dönüş yolunu mecburen gündüz alınca yol boyu vır vır etti, "Acıktııııımmmm" diye böğürdü, sonra gözlemenin 8/1'ini yedi ve DOYDU! Açlıktan virajlı yolda kustu, ağladı, babası "Neden mide bulantısı hapı almadık?" diye sinirlendi. Lastik patladı, 1 saat tamirci bekledik. 120 hız sınırını 127 ile geçen Derviş 175 tl ceza yedi, dönüşte lastikleri mecbur değişti ve 700 tl'de lastiklere ödedi! Tatil dönüşü bavullar açıldı. Kirliler 5 kazan çamaşır olarak yıkandı, toplantı, katlandı ve yerleştirildi.
Biri tatil mi dedi????
Tatile gitmeden 2 günde 2 tekerlekli bisikleti sürmeyi öğrenen zottik, bu tatilde de kolluksuz yüzmeyi, dalmayı, tavla ve okey oynamayı öğrendi.