Bu laf İdil'e ait.
Bunu demesine sebepse bizden ayrı 1 gün geçirmesi.
Halbuki o günü Day'cım ve Zerra'sı ile pohpohlanarak, akşam koyun koyuna yatarak, masal anlattırarak, nutella parmaklayarak, ertesi gün Kadıköy'de İşbankası yayınlarında Day'cım ve Zerra'yı soyarak, Baylan'dan ekler aldırarak geçirmiştir.
Sağlık ile ilgili uzun zamandır yazmadım. Bilinçliydi bu ama sonra benim gibi hastalar olurda belki okurlar, bir fayda olsun diye yazmaya karar verdim.
Bildiğiniz gibi benim gezenti kanser kemik-meme-karaciğere sıçradığından 12 doz daha kemoterapi oldum, pet ct çekildi ve söndükleri görülünce doktor 1-2 doz daha kemoterapi yapalım dedi ve ben 4 doz olsun dedim. Böylece 2 yıl içinde 28 doz kemoterapi almış oldum. Fakat karaciğerdeki kitleyi almaları gerektiği söylendi ve ilaçlı bt çekildi. Bunlar öyle röntgen tarzı oldu-bitti çekimler değil. Vakit alıyor, sinir bozuyor, sıkıntılı oluyor.
Neyse sonucu aldık, onkolog hastane kurulu ile görüştü ve lazer ablasyon denen tümorü yakma ya da dondurma tavsiye etti. Fiyatı sorduk 4.200 tl. Başka bir hastanede daha ucuz olduğundan oranın radyoloğundan randevu aldık, tüm tahlillerle adama gittik. Bize "Neden hep meme üzerinde duruldu? Ya bunlar tiroid kanserinizin sıçraması ise? O zaman tamamen farklı ilaçlar kullanılmalıydı" demez mi? İyot taraması denen bir tahlil istedi. Bunun için 4-5 hafta tiroid ilacı ve tuz kesiliyor. Tiroid ilacının kesilmesi adım atamayacak yorgunluk, sinir, depresyon yapıyor. Yani ölümlerden ölüm beğen gibi bir şey. Tiroid doktorum ameliyattan 1 yıl sonra bu testi yaptırmıştı ve birşey çıkmamıştı. Bu radyolog ise 5 yıl içinde her 2 senede bir bu testi yapılması gerektiğini söyledi.
Yani aynı tahlillere bakan 2 doktor 2 farklı şey söyledi! Kafamız karıştı, sinirimiz bozuldu. Eniştemin bir tanıdığı devlet hastanesinde genel cerrahmış, sağolsun bizim için konuştu ve aynı tahlillerle o doktora gittik. Bize benim tiroid kanseri tipi olan papiller ca'nın bu tarz sıçrama yapmayacağını ama lazer ablasyon denen sistemin vaktiyle bu alete yatırım yapan özel hastaneler tarafından satılmaya çalıştığını, normal ameliyatla -misal -%15 bu tümorlerin tekrarlarsa, lazer ablasyonla %30 tekrarladığını söyledi. Ameliyat kesin çözüm dedi. Ben artık ameliyattan bıktığım için istemediğimi söyledim. Peki hiçbir şey yapmasak ne olur dedim. Bunu Allah bilir dedi. Kimi hastada hiçbir şey olmadan yaşar kimi hasta 3 ay sonra tümor daha agresif olarak döner ve kemoterapiye de cevap vermez ölür dedi.
Yani aynı film, 3 doktor, 3 farklı tedavi şekli!!
Tekrar onkoloğumuza gidip hem tiroid konusunu hem iyot taramasını sorduk. "Biz meme kanseri ilaçları verdik, kemoterapi işe yaradı. Eğer tiroitten olsa işe yaramazdı. Öncelik karaciğerde, çünkü o çabuk hareket eder" dedi.
İşimizi sağlama almak için tiroid doktoruna gittik. O da benim kanser tipimin bu tarz sıçrama yapmayacağını, zaten kontrollerde tiriglobin ve anti tiriglobin değeri baktıklarını, bu değerlerde eğer bir anormallik varsa o zaman iyot taraması isteneceğini söyledi. İlacı bırakmadan yazılacak bir rapor ve reçete ile Aksaray'daki Türk Eczacılar Birliğine gidip kendi paramızla yurtdışından bir ilaç sipariş edip, ilaç gelince gidip alıp hastanede 3 gün üst üste iğne şeklinde ilacın alınarak o şekilde iyot taraması da olabileceğini söyledi. Bu ilaçta 800 dolar civarı. Sonra SGK'ya başvurup ilaç parasını geri alabiliyormuşuz ama tarama testi ücretli ve 2009'da 1.500 tl idi. Şimdi kimbilir kaça?
Kan testinde tiriglobin düşük çıkmaz mı? Yani tarama testi şart ama önce karaciğer.
Tekrar ablasyonu ucuza yapan hastaneye gittik radyolog bize "Ben size anlattım, önce tiroidinize baktırın" dedi. Onkoloğumuzun dediğini söyledik ve önce karaciğer dedik. Radyologda bize lazer ablasyonun yaşlı yada birden fazla yerde tümor olan ve ameliyat olamayacak hastalara yapıldığı, bana uygun olmadığını söyledi. Başka bir radyoloğa sevk etti. O radyologda bize "Mikro küre" denen başka ve daha etkili bir yöntem önerdi. Bu yöntemle önce anjiyo ile karaciğere giden damarlar açılıyor ve ikinci bir aşama ile açılan damarlardan tümore radyo aktif ilaç enjekte ederek o tümore giden damarlar kapatılarak tümorün beslenmesi önlenerek tedavi ediliyor dedi. Tamam dedik, fiyat almaya gittik. 12.000'den 10.000 tl'ye indirdiler. Parayı peşin ödedik ve bu pazartesi anjiyo için sabahtan hastaneye gittik. Bize 10'da gelin, tahlil yaparız, 2 gibi işlem yapılır, 4'te eve gidersiniz dendi. Sabah ablam meleğim bize geldi ve anneanne ile kuzuya kahvaltı, yemek vs ilgilendi, bin kere razı olsun Allah ondan.
Saat oldu saat 4.5! Bizi günü birlik yatan anjiyo hastaları ile aynı yere koydular, bekledikçe asabım bozuldu. Hatta Derviş ile kaçalım burdan diye şakalaştık. Tam adamcağızım sigara içmeye çıktı, hemşire hadi gidiyoruz diye gelmez mi? Ameliyathaneye alındım, üstümde ameliyat önlüğü, buz gibi yerde hem takırdıyor hem ağlıyorum. Tam yarım saat doktoru bekledim o ameliyat masasında!
En nihayet geldiğinde kasığa 2 iğne saplayıp orayı deldi ve içeri kameralı hortum vs soktu. Ben mütemadiyen ağladığımdan ve kendimi durduramadığımdan bana gofret ısmarlamayı bile teklif ederek susturmayı denediler ama nafile.. İşlem sırasında hıçkıra hıçkıra ağladım. Yarım saat sonra işlem bitti, biri kasığıma tampon yaparken tekrar yatağa geçmem ama bacağımı oynatmam istendi. Zor şer yatağa geçip bt çekmeye gittik. Orda yatakla makineye sığmayınca yine biri kasığıma tampon yaparken bt makinasına yatmam istendi. Orada yarım saat çekim yapıldı. Sonra nükleer tıp bölümünde başka çekim yapmak için gitmeden içeri soktukları hortumu çıkarıp oraya 2 küçük dikiş atarak kapattılar. Tekrar kendi yatağıma geçmem istendi.Nükleer tıpta 40 dakika süren başka çekim için başka yatağa geçtim. Tüm bu süre boyunca düz yatmaktan belim -bel fıtığım nedeniyle asla düz yatmamam lazım- feci ağrıyor ve kolları başımın üstüne kaldırmam istendi. Meme ameliyatında koltukaltı lenfleri de alındığından ben kollarımı o kadar kaldıramam ve uzun süre havada tutamam. Fakat çekim için kollar kaldırılınca kollarımda koptu ağrıdan ve hala ağlıyordum.
En nihayet yatacağım yere geldiğimde saat 7'ydi. Hala ağlıyordum ve garibim Derviş beni yatıştırmaya çalışıyordu. 2 saat orada durduk, sonra yürütülüp kanama varmı yok mu kontrol ettiler. Saat 9.30'da eve dönebildik!
Bu çekimlerde radyasyon aldığımdan İdil'den 24 saat ayrı kalmam lazımdı. Burda da Zerra'cım ve Day'cım devreye girip İdil'i onların evine aldılar. Allah onlardan da bin kere razı olsun. Day'cım yataktan kovulmuş, Zerra'ya "cücük" masalı anlattırılmış, çene yapılmış halde hatunu oyaladılar. Ablam o gece ve ertesi gün bizde kalıp annemle bana baktı. Onlar olmasa halim haraptı vallahi...
Şimdi yurtdışından gelecek ilacı ameliyat ile karaciğere enjekte edecekleri işlemi bekliyoruz.
28 Ocak 2015 Çarşamba
23 Ocak 2015 Cuma
Karneyi de aldık
Kuzu 3.sınıfın ilk yarı karnesini aldı. Matematikten bir ara 2 almasına rağmen çok çalışıp kurtardı. Tabii hediyeyi de kaptı.
Karneyi bahçede öğretmenimizin elinden kapıp doğru oyuncak almaya gittik.
Sonra anasınıfından beri aynı sınıfta olan 2 arkadaşıyla birlikte havanın güzelliğinden istifade dışarda yemek yedik ve çocuklar epey bir oynadı.
Şimdi yayılma zamanı.
Karneyi bahçede öğretmenimizin elinden kapıp doğru oyuncak almaya gittik.
Sonra anasınıfından beri aynı sınıfta olan 2 arkadaşıyla birlikte havanın güzelliğinden istifade dışarda yemek yedik ve çocuklar epey bir oynadı.
Şimdi yayılma zamanı.
8 Ocak 2015 Perşembe
2 Ocak 2015 Cuma
Yeni yıl kutlamamız
Bu yıl da meleğim ablamlarla yeni yılımızı birlikte kutladık. Meleğimin maharetli ellerinden mercimek çorbası, acılı ezme, kaymaklı ekmek kadayıfının dışında soslu tavuk ve soslu patates, amerikan ve italyan salatasından oluşan menümüzün yanında yine meleğim ablamın yaptığı keçeden kelebek çatal-kaşık koyma süsü ile masamızı şenlendirdik.
İdoşun çığlıklarıyla tombala oynadık, ablamlar 3-0 yendi bizi.
İşte resimler
Artık sadece mutluluk, sağlık dolu günler yaşayalım inşallah.
İdoşun çığlıklarıyla tombala oynadık, ablamlar 3-0 yendi bizi.
İşte resimler
Artık sadece mutluluk, sağlık dolu günler yaşayalım inşallah.