Oda sadeleştirmeler, parayı ortadan kaldırmalar vs işe yaramadı. Yeni ilaç nedeniyle 4 ay için bir yatılı hanım tuttuk. Sabahları İdil'i kaldırıyor, kahvaltısını yaptırıyor, beslenmesini hazırlıyor falan. Bu yalan mevzusunda daha yara çok tazeyken, sabah 5 tl kağıt para almış, kadıncağız türkçeyi bilmediği için Deida'yı - İdil'e 5.5 yıl bakmış olan önceki yardımcımızı- aramış. Ona anlatmış, Deida o geceyi ağlayarak- neden böyle yapıyor diye- geçirmiş. Ertesi gün sabah beni arayıp durumu anlattı. İdil okuldan geldiğinde aldığı parayı ne yaptığını sordum, sarardı bozardı. Bana daha önce lastiklerden bileklik yapma seti istediğini söylemişti. Bende tv'deki haberleri de dinlettirerek bunlar kanser yapıyor diye izin vermemiştim. Bana tığ ile örüldüğü için kanser yapmayacağını söyledi, bende ona lastiklerin tene değince boyasının kanser yaptığını söyledim. Konu kapandı sanmıştım ama kapanmamış. Aldığı parayla ne yaptığını sordum "lütfen doğru söyle" dedim. Gidip o bileklik setini almış. Ama o set 5 tl'den fazla, kesin. "Bu 5 tl'den fazladır, sen ne kadar aldın" diye sordum. Odasında yeni bir miniş te vardı. Minişlerin tanesi 10 tl civarında. "Bunu nerden buldun" dedim "Tuğba verdi" dedi ki Tuğba bizim apartman görevlisinin kızı, ona annesi hayatta o minişi aldırmaz, aldırsa da Tuğba onu vermez. Bileklik setinin altında 30 tl etiket var. Al takke ver küllah 30 tl'yi bizden aldığını itiraf etti. Bileklik setini kendi elleriyle çöpe attırdım. Doğum günü için son 3 yıldır yaptığımız gibi McDonalds'ta yapacaktık, gidip kapora yatırdık, davetiyeleri almış ve arkadaşlarının adlarını yazmıştı,o davetiyeleri de kendi elleriyle attırdım. Koltukta oturduk, bir yandan ağlıyor, diğer yandan "Hazırım, beni dövebilirsin" deyip duruyordu. "Neden dövmem lazım? diye sordum, "İyilikle yapılınca olmuyor, tek yol kaldı, döv beni. O zaman yapmam artık" dedi. "Senin yaptığın hatayı düzeltmek için ben de mi hatalı davranmalıyım? Niye döveyim? İnsana vurulmaz, hayvana bile vurulmaz" dedim. Bir kaç saat kendi odasından çıkmadı ama oyun oynadı, yani vicdanı sızlamamıştı. Yanına gidip "Beni en çok ne üzdü biliyor musun? Hiç üzülmedin, vicdanın sızlamadı. Bu kadın işe yeni girdi, ben para eksildiğini görüp kadın aldı sanıp onu suçlayabilirdim. Kadın boş yere suçlanırdı, türkçe bilmiyor, anlatamazdı. Yalan sadece seni değil, tamamen suçsuz birini de yakardı" dedim, gene ağlamalar vs. "Nedenini merak ediyorum, belki bizim anlayamadığımız bir durum vardır, sen açıkla ki bir çözüm bulalım" dedim. Artık oyuncak aldırmadığımız için, yeni oyuncak almak istediğini, tüm oyuncakları gittiği için kendini kötü hissettiğini söyledi. Odadan çıkıp babasıyla konuştuk. Haftalık 5 tl harçlık vermeye, dayısı, teyzesinden aldığı harçlıklarla ne isterse - oyuncak bile- alabileceğini, isterse haftalıklarını da biriktirip oyuncak alabileceğini, yılbaşından başlayarak her ay aşağıdaki oyuncaklarından 1 koliyi eve getirmeyi, ertesi ay o koliyi aşağı indirip, başka bir koliyi almasına izin verme kararı aldık. Bu kararları ona söylediğimizde sevindi, bir daha yapmamaya yeminler etti. "Yazılı alacağım bu sözleri" dedim ve o da yazdı.
Doğum gününden sonra dayısına gittiğimizde fatiha suresini ezberledi diye dayısından ve Zerra'sından aldığı harçlıkla önce oyuncaklara baktı internetten. Gösterdiklerinin benzerlerinin onda olduğunu söyledim, her 3 ayda bir yeni Barbie filmi ve ardından da oyuncakları çıkıyor dedim, bilgisayarda Barbie'leri karşılaştırdım, şunun eteği değişik, geri herşey aynı,, sende şusu olanı var" diye izah ettim. Müzik dinlemeyi sevdiğinden "Neden mp3 almıyorsun paranla?" diye sordum. Bayılarak kabul etti, 2 gün sonra babası ile gidip mp3-mp4 çalar aldılar. Şarkı, video ve resim yüklemeyi öğrettim. Oyuncak yerine mp3 çalar aldığı için tebrik ettim. Haftalık 5 tl ile saçma sapan şeyler alıyor, getirip gösteriyor, "Para senin, ne istersen alabilirsin, demek ki bunu beğenmişsin, güle güle kullan" diyorum. Parayı da artık ortada durmuyor. Şimdilik olaylar duruldu. Umarım son olur.
21 Aralık 2015 Pazartesi
18 Aralık 2015 Cuma
Bu Halaven ne menem birşey ya da yan etkileri
Yine bilgilendirme amaçlı bir yazı olacak. Halaven yan etkileri hakkında türkçe yayın yoktu, ben size anlatayım.
Belki benim kan değerlerim düşük olduğundan, bilemiyorum, kanı aşırı düşürüyor. Normalde alt sınır 4 olması gereken Lökosit 1.2, anlayın yani.
Aşırı yorgunluk, halsizlik, depresyon ki zaten 200 mg depresyon ilacı almama rağmen gene de mutsuzluk, bezginlik yapıyor.
Gece aşırı terleme, her gece istisnasız tam 4 kere tüm kıyafetler ve 3 kez yastık değiştiriyorum ve sıkılsa su çıkacak kadar terliyorum, abartısız.
Özellikle eklem yerlerinde aşırı kaşıntı, dizlerin arkası, alt kol içi, ayak üstleri, parça parça kızarıyor, ayrıca ayaklarda şişkinlik. Doktor bunun için alerji ilacı verdi.
Bu hafta birde tüm ağzımın içi, diş etlerim, dilim ve bademciklerim yara oldu. Anlatılmaz bir durum. Ağzıma lokma alsam, ağzımda çeviremiyorum, çevirsem çiğneyemiyorum,diş etlerim kanıyor. Dilime lokma değse dilim acıyor, hepsini halletsem yutamıyorum. Benim gibi iştah sahibi biri tam 3 gün çorba ile beslendi, anlayın. Doktor bunun için antibiyotik verdi ama pek etkili olmadı. Dışardan Viks sürdük bademciklere, o biraz rahatlatlattı. Bol sahlep iyi geldi fakat mucize ablamdan geldi. Taze zerdeçal rendeleyip içine saf zeytinyağ koymuş, bunu ekmek içine koyup her yemek öncesi 3 kaşık dolusu yedim. 1 gün içinde yemek yiyebilecek hale geldim.Zerdeçal antiseptik görevi görüp ağızdaki yaraları, diş eti yaralarımı ve dildeki yaraları büyük ölçüde geçirdi, boğazım ise gene hafif hassas ama yutkunabiliyorum.
Rabbimden tüm hastalara acil ve hayırlı şifalar vermesini diliyorum.
Edit: Son 2 haftadır her iki elimin de parmak uçları herhangi bir şişe vs açamayacak kadar uyuştu, his azaldı ve bacaklarımın baldırları "et kesiği" derler ya, aynı o şekilde ağrılı. Bu sebeple merdivem inip çıkamıyorum, biraz yüksek kaldırımlardan çıkıp inemiyorum. Bunlarda yan etkilerde yazıyordu, umarım düzelir...
Belki benim kan değerlerim düşük olduğundan, bilemiyorum, kanı aşırı düşürüyor. Normalde alt sınır 4 olması gereken Lökosit 1.2, anlayın yani.
Aşırı yorgunluk, halsizlik, depresyon ki zaten 200 mg depresyon ilacı almama rağmen gene de mutsuzluk, bezginlik yapıyor.
Gece aşırı terleme, her gece istisnasız tam 4 kere tüm kıyafetler ve 3 kez yastık değiştiriyorum ve sıkılsa su çıkacak kadar terliyorum, abartısız.
Özellikle eklem yerlerinde aşırı kaşıntı, dizlerin arkası, alt kol içi, ayak üstleri, parça parça kızarıyor, ayrıca ayaklarda şişkinlik. Doktor bunun için alerji ilacı verdi.
Bu hafta birde tüm ağzımın içi, diş etlerim, dilim ve bademciklerim yara oldu. Anlatılmaz bir durum. Ağzıma lokma alsam, ağzımda çeviremiyorum, çevirsem çiğneyemiyorum,diş etlerim kanıyor. Dilime lokma değse dilim acıyor, hepsini halletsem yutamıyorum. Benim gibi iştah sahibi biri tam 3 gün çorba ile beslendi, anlayın. Doktor bunun için antibiyotik verdi ama pek etkili olmadı. Dışardan Viks sürdük bademciklere, o biraz rahatlatlattı. Bol sahlep iyi geldi fakat mucize ablamdan geldi. Taze zerdeçal rendeleyip içine saf zeytinyağ koymuş, bunu ekmek içine koyup her yemek öncesi 3 kaşık dolusu yedim. 1 gün içinde yemek yiyebilecek hale geldim.Zerdeçal antiseptik görevi görüp ağızdaki yaraları, diş eti yaralarımı ve dildeki yaraları büyük ölçüde geçirdi, boğazım ise gene hafif hassas ama yutkunabiliyorum.
Rabbimden tüm hastalara acil ve hayırlı şifalar vermesini diliyorum.
Edit: Son 2 haftadır her iki elimin de parmak uçları herhangi bir şişe vs açamayacak kadar uyuştu, his azaldı ve bacaklarımın baldırları "et kesiği" derler ya, aynı o şekilde ağrılı. Bu sebeple merdivem inip çıkamıyorum, biraz yüksek kaldırımlardan çıkıp inemiyorum. Bunlarda yan etkilerde yazıyordu, umarım düzelir...
4 Aralık 2015 Cuma
İdil 9 yaşındaaaa-*
Geçen seneki bitmeyen doğum gününün tam tersi, bu yıl çok sade kutlandı kuzumun doğum günü.
Anne bu hafta 3 gün, 3 farklı ilaç alınca bu mütevazi kutlamayla yetindik.
Mütevaziliğin duygu yoğunluğumuzla alakası yoktu. Son 3 sene hep buruk, hep eksik, hep hep...
Aslında ne çok mutlu olduğumu, senin gibi sevgi dolu bir kızım olduğu için Rabbime ne kadar şükretsem az olduğunu, mümkün olursa senin büyüyüp kendi ayakları üzerinde duran, mutlu, seven ve sevilen biri olduğunu görmek istediğimi sana nasıl anlatsam??
Acaba bunu yaşayabilecek miyim?
Acaba seneye hepsini arkamızda bırakıp neşeyle hayatımıza devam edebilecek miyiz?
Bunları aklımdan atmaya çalışıyorum ama bazen bu çok zor oluyor, hele ki böyle özel günlerde...
Ne yapalım, bunlar bir imtihan, elbet bir hal yoluna girecek. İnşallah artık bu son olsun..
Bu kadar bunalım yeter, şimdi fotolar.
Anne bu hafta 3 gün, 3 farklı ilaç alınca bu mütevazi kutlamayla yetindik.
Mütevaziliğin duygu yoğunluğumuzla alakası yoktu. Son 3 sene hep buruk, hep eksik, hep hep...
Aslında ne çok mutlu olduğumu, senin gibi sevgi dolu bir kızım olduğu için Rabbime ne kadar şükretsem az olduğunu, mümkün olursa senin büyüyüp kendi ayakları üzerinde duran, mutlu, seven ve sevilen biri olduğunu görmek istediğimi sana nasıl anlatsam??
Acaba bunu yaşayabilecek miyim?
Acaba seneye hepsini arkamızda bırakıp neşeyle hayatımıza devam edebilecek miyiz?
Bunları aklımdan atmaya çalışıyorum ama bazen bu çok zor oluyor, hele ki böyle özel günlerde...
Ne yapalım, bunlar bir imtihan, elbet bir hal yoluna girecek. İnşallah artık bu son olsun..
Bu kadar bunalım yeter, şimdi fotolar.
13 Kasım 2015 Cuma
Eribulin mesilat ya da Halaven ilaç raporu, temin edilmesi
Efendim benim kanser karaciğerden ayrılmış ama akciğere sıçramış. Benim gibi meme kanserinin tekrarlayan metastaz yani sıçramalar için klasik olarak Taxol- Taxoter kullanılıyor. Tabii eğer bir tahlile verilecek 11.000 tl'niz varsa tümörler Amerika'ya labaratuara yollanarak senin tümörüne hangi ilaç etkin olur araştırılıp tedaviniz o ilaçla yapılıyor. Yani boşa kemoterapi almıyorsun. Bildiğiniz gibi son 3 senedir her 6 ayda bir hastalık metastaz yaptığı için sürekli ve ağır kemoterapileri almak zorunda kaldım.. En son akciğere sıçrayınca doktor bana - etkin maddesi - Eribulin Mesilat ya da -ilaç markası olarak- Halaven isimli yeni bir tedaviyi önerdi. Bu konuyla ilgili tüm kaynaklar ingilizce olunca bende diğer insanlara yardımcı olmak için bilgi vermek istedim.
Bu ilacı en az 2 kere kemoterapi görmüş ancak fayda görmemiş hastalara veriliyor. Aslında bildiğiniz kemoterapi ilacı. Saç dökülmesi, mide bulantısı, grip gibi hastalık, ateş, boğaz ağrısı, kan değerlerinde düşme, yani ne ararsanız mevcut.
Bu ilacı alabilmeniz için doktor, hastane antetli bir rapor hazırlıyor, ekinde tedaviyi kabul ettiğinize dair onay formu, tümörün bilgilerini içeren bir rapor ve tüm tedaviyi anlatan bir rapor hazırlanıyor.
Siz bu evrakları kargo ile Ankara'daki Sağlık Bakanlığı'na yolluyorsunuz. Sonra
recetebasvuru@titck.gov.tr
adresine mail atarak raporun çıkıp çıkmadığını soruyorsunuz. Normalde raporun onayı doktora gidiyor ama mail ile cevap 4 gün sonra geldi, ekinde raporda vardı. Ben çıktı alıp doktora götürdüm.
Bu ilaç yurtdışından temin ediliyor ve Sağlık Bakanlığı onaylı listede mevcut olduğundan devlet ödüyor. İlacı Çapa Kan Merkezi'nin tam karşısında Türk Eczacılar Birliği Yurt Dışı İlaç Biriminden alınıyor. İlacı almak için yakınınız da gidebiliyor ama biz bilmediğimizden ben de gittim. İlaç raporu 3 aylık oluyor ve doktor size normal kağıt reçete vermek zorunda. Bize 3 aylık ilacı tek reçeteye yazınca bir seferde alaildik. Rapor 17 günde çıktı. Türk Eczacılar Birliği hafta içi 08.30-12.00
13.00-18.00 arası açık. Gidip numara almanız gerekiyor. Biz 08.45'te ordaydık ÜMü18 numara işlem yaptırıyordu biz 20 numarayı aldık. Raporu, reçeteyi ve kimliği alıp işleme koyuyorlar. 09.05'te bize saat 11.00'de gelip ilacı alabilirsiniz dendi. Kahvaltı edip 09.30'da beklemeye gittiğimizde aşırı kalabalık vardı. Yani erken gidin. 11.15'te ilacı koliyle teslim aldık, herhangi bir soğuk saklama gerekmediğinden doğru hastaneye gittik. Eğer soğuk saklama gerekliyse size oradan soğuk kompresleri onlar veriyor. İlacın toplam süresi 1 saat. Yan etkileri de bende aşırı eklem ve kas ağrısı olarak görüldü.
Tüm hastalara acil ve hayırlı şifalar diliyorum.
Bu ilacı en az 2 kere kemoterapi görmüş ancak fayda görmemiş hastalara veriliyor. Aslında bildiğiniz kemoterapi ilacı. Saç dökülmesi, mide bulantısı, grip gibi hastalık, ateş, boğaz ağrısı, kan değerlerinde düşme, yani ne ararsanız mevcut.
Bu ilacı alabilmeniz için doktor, hastane antetli bir rapor hazırlıyor, ekinde tedaviyi kabul ettiğinize dair onay formu, tümörün bilgilerini içeren bir rapor ve tüm tedaviyi anlatan bir rapor hazırlanıyor.
Siz bu evrakları kargo ile Ankara'daki Sağlık Bakanlığı'na yolluyorsunuz. Sonra
recetebasvuru@titck.gov.tr
adresine mail atarak raporun çıkıp çıkmadığını soruyorsunuz. Normalde raporun onayı doktora gidiyor ama mail ile cevap 4 gün sonra geldi, ekinde raporda vardı. Ben çıktı alıp doktora götürdüm.
Bu ilaç yurtdışından temin ediliyor ve Sağlık Bakanlığı onaylı listede mevcut olduğundan devlet ödüyor. İlacı Çapa Kan Merkezi'nin tam karşısında Türk Eczacılar Birliği Yurt Dışı İlaç Biriminden alınıyor. İlacı almak için yakınınız da gidebiliyor ama biz bilmediğimizden ben de gittim. İlaç raporu 3 aylık oluyor ve doktor size normal kağıt reçete vermek zorunda. Bize 3 aylık ilacı tek reçeteye yazınca bir seferde alaildik. Rapor 17 günde çıktı. Türk Eczacılar Birliği hafta içi 08.30-12.00
13.00-18.00 arası açık. Gidip numara almanız gerekiyor. Biz 08.45'te ordaydık ÜMü18 numara işlem yaptırıyordu biz 20 numarayı aldık. Raporu, reçeteyi ve kimliği alıp işleme koyuyorlar. 09.05'te bize saat 11.00'de gelip ilacı alabilirsiniz dendi. Kahvaltı edip 09.30'da beklemeye gittiğimizde aşırı kalabalık vardı. Yani erken gidin. 11.15'te ilacı koliyle teslim aldık, herhangi bir soğuk saklama gerekmediğinden doğru hastaneye gittik. Eğer soğuk saklama gerekliyse size oradan soğuk kompresleri onlar veriyor. İlacın toplam süresi 1 saat. Yan etkileri de bende aşırı eklem ve kas ağrısı olarak görüldü.
Tüm hastalara acil ve hayırlı şifalar diliyorum.
11 Kasım 2015 Çarşamba
Her işin bir uzmanı var, danışın
Yalan mevzusunda aklıma gelen en iyi şeylerden biri kendisi de bir eğitimci olan yengeme danışmaktı. Evet anacım, her işin bir uzmanı var. Uzmana sorun, danışın. Faydası çok oluyor..
Öncelikle İdil çarpım tablosunu bir türlü ezberlemediğinden matematikten başarı sağlayama işi zorlaşıyordu. Çarpım tablosunu 10 gün verdik, ezberle dedik. Tabii mümkün değil, ezberlemedi.
Yengem bize çok faydalı ipuçları verdi. Önce ritmik sayma ile çalıştırdı. Mesela 8'leri ezberlerken
8'er sekizer saydırarak, "sekizlerin birinci sayması ne- sekiz- demekki sekiz kere bir sekiz" diyerek kısa sürede çarpım tablosunu ezberletti.
Sonra İdil odasındayken yalan mevzusunu anlattım. Yine bana çok faydalı fikirler vererek sorunu çözmemde yardımcı oldu. Öncelikle öğretmeni ile konuşup sınıfta da bu tarz sorunları var mı sormamı, ona göre önlem almam gerektiğini söyledi. Bugün gidip konuştum, bu konuda hiçbir sorunla karşılaşmadığını söyledi ve içim rahatladı. Son 4 gündür de işaret parmaklarımızı birleştirerek doğru söyleme işini yapıyoruz, o da çok işe yaradı. Bana 4 kez doğruları söyledi ve bende ona teşekkür ettim, öpüştük, koklaştık.
Ayrıca İdil'de dikkatini toplama konusunda zorluk yaşıyoruz. Yengem İdil'e 4.sınıfın zor olduğunu, o yüzden dikkatini dağıtmamak için odasını sadeleştirmesi gerektiğini, sonuçtan kendisinin de çok memnun kalacağını ifade etti. Odayı sadeleştirmek için kendi seçtiği bir kaç oyuncak dışında tüm oyuncaklar kutularıyla bodruma indirildi. İlk başlarda ağladı, oyuncaklarını yazın alacağı için fazla uzatmadan razı oldu. Kendi de durup durup "odam ferahladı" dedi durdu.
Ayrıca çantasını da sadeleştirerek oyuncak götürmesine izin verilmediğini izah ederek, çantayı hergün kontrol ediyoruz. Kalem kutusuna sadece 2 kurşun, 1 kırmızı kalem, 2 silgi ve 2 kalemtraş koymasına izin verdik, kalemlerde sade olanlardan seçildi. Bugün öğretmenine sorduğumda dikkatini toplamada bayağı ilerleme kaydettiğini söyleyince çok sevindim.
Ayrıca yengem dersini yaparken dik oturması, başka konulardan konuşmaması, 20 dk gibi süre vererek kendini sınamasını öğütledi. Biraz mayışsa hemen hizaya getirmek için uyarıyoruz. Biraz daha sıkı çalıştırıyoruz, bakalım artık. Bu arada yengem başka bir öneride daha bulundu. Evin ekmek, gazete gibi belli olan giderleri için gereken parayı ona vermemizi ve parayı onun harcamasını, haftada bir de bize hesap vererek kaç para harcadığını anlatmasını istedi, ancak henüz ona başlamadık.
Sevgili yengeme tekrar teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.
Öncelikle İdil çarpım tablosunu bir türlü ezberlemediğinden matematikten başarı sağlayama işi zorlaşıyordu. Çarpım tablosunu 10 gün verdik, ezberle dedik. Tabii mümkün değil, ezberlemedi.
Yengem bize çok faydalı ipuçları verdi. Önce ritmik sayma ile çalıştırdı. Mesela 8'leri ezberlerken
8'er sekizer saydırarak, "sekizlerin birinci sayması ne- sekiz- demekki sekiz kere bir sekiz" diyerek kısa sürede çarpım tablosunu ezberletti.
Sonra İdil odasındayken yalan mevzusunu anlattım. Yine bana çok faydalı fikirler vererek sorunu çözmemde yardımcı oldu. Öncelikle öğretmeni ile konuşup sınıfta da bu tarz sorunları var mı sormamı, ona göre önlem almam gerektiğini söyledi. Bugün gidip konuştum, bu konuda hiçbir sorunla karşılaşmadığını söyledi ve içim rahatladı. Son 4 gündür de işaret parmaklarımızı birleştirerek doğru söyleme işini yapıyoruz, o da çok işe yaradı. Bana 4 kez doğruları söyledi ve bende ona teşekkür ettim, öpüştük, koklaştık.
Ayrıca İdil'de dikkatini toplama konusunda zorluk yaşıyoruz. Yengem İdil'e 4.sınıfın zor olduğunu, o yüzden dikkatini dağıtmamak için odasını sadeleştirmesi gerektiğini, sonuçtan kendisinin de çok memnun kalacağını ifade etti. Odayı sadeleştirmek için kendi seçtiği bir kaç oyuncak dışında tüm oyuncaklar kutularıyla bodruma indirildi. İlk başlarda ağladı, oyuncaklarını yazın alacağı için fazla uzatmadan razı oldu. Kendi de durup durup "odam ferahladı" dedi durdu.
Ayrıca çantasını da sadeleştirerek oyuncak götürmesine izin verilmediğini izah ederek, çantayı hergün kontrol ediyoruz. Kalem kutusuna sadece 2 kurşun, 1 kırmızı kalem, 2 silgi ve 2 kalemtraş koymasına izin verdik, kalemlerde sade olanlardan seçildi. Bugün öğretmenine sorduğumda dikkatini toplamada bayağı ilerleme kaydettiğini söyleyince çok sevindim.
Ayrıca yengem dersini yaparken dik oturması, başka konulardan konuşmaması, 20 dk gibi süre vererek kendini sınamasını öğütledi. Biraz mayışsa hemen hizaya getirmek için uyarıyoruz. Biraz daha sıkı çalıştırıyoruz, bakalım artık. Bu arada yengem başka bir öneride daha bulundu. Evin ekmek, gazete gibi belli olan giderleri için gereken parayı ona vermemizi ve parayı onun harcamasını, haftada bir de bize hesap vererek kaç para harcadığını anlatmasını istedi, ancak henüz ona başlamadık.
Sevgili yengeme tekrar teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.
27 Ekim 2015 Salı
Çocuklarda yalan
Bu tarz problemleri kimse paylaşmıyor, sanırsınız bir tek sizin çocuğunuz bu durumda... Gene dürüstçe ben yazıyorum ve yardım istiyorum...
Yazdıklarımı takip edenler bilir, bizim hatunun oyuncak, çizgi film, kitap, kıyafet hiç bir eksiği yok. Hepimiz gibi maddi imkanlarımız elverdiği ölçüde tek evladımın istediği şeyleri yapmaya çalışıyorum. 3-4 aydan beri süre gelen bir göz göre göre yalan söyleme huyu türedi. Mesela okuldan gelip neşe içinde "Sınıfta beni bilmem ne kolu yardımcısı yaptılar" diyor ama yok öyle bir şey.. "Kızım, ben senden şu-bu olmanı istemiyorum, elinden geleni yap bana yeter" diyorum. Birde bizim evde yalan söylenmez, kimseye telefonda yok, evde yokuz vs denilmez. Evet denen şey eğer yapılamaz ise nedenleri ve ne zaman yapılacağı anlatılır. Yani evde görüp yaptı diyemem.
Önce güzelce yalan söylemenin ne kadar kötü olduğu, sadece söyleyene değil, başkalarına zarar vereceği, günah olduğu anlatıldı. İyilikle ilerleme kaydedemedik. Sonraki zayıf okul notu yalanında her ne olursa olsun, çok kötü bir şey bile yapsa bize gelip "Anne/baba ben çok kötü bir şey yaptım" deyip bize tüm gerçeği söylerse onu en çok biz sevdiğimiz için onun problemine en iyi çözümü yine bizim bulacağımız, sadece bize ilk onun, doğru neyse onu söylemesini anlattık. Sonra bizden habersiz para almaya başladı. Kantinden ıvır zıvır almasına izin vermiyorduk. Ben ona sandviç ve tatlı yapıp beslenmesini verdiğimden sağlıksız şeyler yemesin istedik. Olabilir, canı istemiştir diye her gün 1 tl verdik. Sonra yalanlar devam edince kızıp bilgisayar cezası, tv cezası verdik. Bu da yaramadı, yalanlar devam etti. İnternette bakındım, "cezadan korkup ta yalan söyleme" olabilir deyince karşıma alıp, bu yalanların bizi çok üzdüğü ancak cezadan korktuğu için yalan söylüyorsa artık ceza verilmeyeceği, bana yemin edip söz vermesini, yeminini bozarsa günah olacağı- son günlerde yaz tatilinde kur'an kursuna giden kankasından duyduğu günah kavramına taktığı için, bende ona en büyük günahın yalan söylemek, hırsızlık yapmak, insanlara veya hayvanlara kötülük yapmak olduğunu, diğer her "günah" denen şeylerin iyilik yaparak düzeltileceğini anlattım-sözünü bozarsa beni çok üzeceğini söyledim. Bir kaç gün sonra teyzesinden 15 tl defter parası istemiş, eve döndüğünde para üstü nerede diye sordum. "Defter 15 tl" dedi, "Ne 15 tl si altından mı bu defter"dedim. Mırın kırın etti ve kalem aldığını söyledi, kaç tane aldığını sorunca önce bir tane dedi,, sonra "doğru söyle" deyince üç kalem aldığını söyledi. Yeminini bozduğu, sözünü tutmadığı anlatılıp ben ona küstüm ve 3 gün konuşmadım. Bu arada son 3 kezde "doğru söylemediğin zaman hiç iyi bir şey oldu mu?,ceza aldın mı?" diye sordum, "hayır" dedi,
"Peki doğru söylediğinde kötü bir şey oldu mu, ceza aldın mı?" diye sordum "hayır" dedi.
Evde kalan teyze araya sokulup son kez özür dilendi ve 3 gün sonra yeni vukuatımız oldu.
Sabah onu yollayan teyzeden okulda kermes olduğu ve çim adam almak için 7 tl istemiş , teyzesi de benden izin alırsa öyle para verebileceğini söylemiş ve benim söylediğim ingilizce yardımcı kitap parası 25 tl yi vermiş. Eve geldiğinde bana bir tane çim adam aldığını söyleyip gösterdi, ingilizce kitap parasından 7 tl aldığını, geri kalan paranın onda olduğunu sora sora anlattı. İzin almadığı için kızdığımı ama doğruyu söylediği için affettiğimi ve teşekkür ettiğimi söyledim. Ertesi gün 3-4 gündür toplamadığı odasını toplamaya yardım ederken çalışma masasının çekmecelerini de boşaltmasını söyledim, önce orada bit şey yok dedi, muhakkak vardır sen boşalt dedim. 4 tane çim adam çıkarıp "Anne ben çok kötü bir şey yaptım" dedi. Bende bana ilk çim adamı gösterdiğinde kalanları neden sakladığını sordum, cevap vermedi. Ceza olarak - ancak ona ceza demeden- gidip çim adamları çöpe attırdım. Sonra "Tanesi 7 tl ise 4 tanesi 28 tl eder, kalan 3 tl yi nerden buldun?" dedim, suratıma bakışından anladım ve "doğru söyle" diye uyardım. "Sizden aldım" dedi. Bu sefer gene aynı konuşmalar, yemin etmeler, yemini bozmalar, günahlar, yalan söyledikçe başına kötü şeyler geldiği, ne olursa olsun doğru söylemesi ve bizden habersiz para almasının ne kadar yanlış olduğu, zaten ne isterse alındığı vs vs. "Sen anne olsan ben çocuğun olsam sen bana nasıl davranırdın? Senin bu davranışını değiştirmek için ne yapardın?" diye sordum, önce bilmem dedi ama sonra "Son kez uyarırdım, eğer gene yaparsam odada ne varsa atardım, taşta yatırırdım" dedi. Bir şey söylemedim, 2 saat sonra "Tamam, senin dediğini yapacağım. Ama eğer tek bir yalan söylersen önce tüm oyuncaklarını atacağımı, sonra çizgi filmlerini en sonunda da kitaplarını atacağımı söyledim. "Taşta yatırmam seni, yatağında yatarsın ama elinde hiç bir şey kalmayacak" dedim. Şimdi 2 gün geçti, ingilizce kitap parasını verdim,gelince ne yaptığını sordum, bilmem kime verdim dedi, bende bilmem kimin annesine whasuptan yazdım. "Bana daha önce doğru söyleseydin buna gerek kalmazdı, sana güvenemiyorum, bu çok üzücü" dedim. 2 gündür bana sarılmasına izin vermiyordum ve öpmüyordum , çok üzgün olduğumu ve onu öpmek istemediğimi söylemiştim ancak çantayı toplarken parmağını fermuara sıkıştırınca yanıma geldi. Boncuk gözyaşlarıyla ağlayınca sarıldım ama gene öpmedim....
Şimdi tecrübeli annelerden, öğretmenlerden, aynı sorunu yaşayıp çözen annelerden rica ediyorum. Lüten yardım edin, ne yapmalı, nasıl davranmalı?
Yazdıklarımı takip edenler bilir, bizim hatunun oyuncak, çizgi film, kitap, kıyafet hiç bir eksiği yok. Hepimiz gibi maddi imkanlarımız elverdiği ölçüde tek evladımın istediği şeyleri yapmaya çalışıyorum. 3-4 aydan beri süre gelen bir göz göre göre yalan söyleme huyu türedi. Mesela okuldan gelip neşe içinde "Sınıfta beni bilmem ne kolu yardımcısı yaptılar" diyor ama yok öyle bir şey.. "Kızım, ben senden şu-bu olmanı istemiyorum, elinden geleni yap bana yeter" diyorum. Birde bizim evde yalan söylenmez, kimseye telefonda yok, evde yokuz vs denilmez. Evet denen şey eğer yapılamaz ise nedenleri ve ne zaman yapılacağı anlatılır. Yani evde görüp yaptı diyemem.
Önce güzelce yalan söylemenin ne kadar kötü olduğu, sadece söyleyene değil, başkalarına zarar vereceği, günah olduğu anlatıldı. İyilikle ilerleme kaydedemedik. Sonraki zayıf okul notu yalanında her ne olursa olsun, çok kötü bir şey bile yapsa bize gelip "Anne/baba ben çok kötü bir şey yaptım" deyip bize tüm gerçeği söylerse onu en çok biz sevdiğimiz için onun problemine en iyi çözümü yine bizim bulacağımız, sadece bize ilk onun, doğru neyse onu söylemesini anlattık. Sonra bizden habersiz para almaya başladı. Kantinden ıvır zıvır almasına izin vermiyorduk. Ben ona sandviç ve tatlı yapıp beslenmesini verdiğimden sağlıksız şeyler yemesin istedik. Olabilir, canı istemiştir diye her gün 1 tl verdik. Sonra yalanlar devam edince kızıp bilgisayar cezası, tv cezası verdik. Bu da yaramadı, yalanlar devam etti. İnternette bakındım, "cezadan korkup ta yalan söyleme" olabilir deyince karşıma alıp, bu yalanların bizi çok üzdüğü ancak cezadan korktuğu için yalan söylüyorsa artık ceza verilmeyeceği, bana yemin edip söz vermesini, yeminini bozarsa günah olacağı- son günlerde yaz tatilinde kur'an kursuna giden kankasından duyduğu günah kavramına taktığı için, bende ona en büyük günahın yalan söylemek, hırsızlık yapmak, insanlara veya hayvanlara kötülük yapmak olduğunu, diğer her "günah" denen şeylerin iyilik yaparak düzeltileceğini anlattım-sözünü bozarsa beni çok üzeceğini söyledim. Bir kaç gün sonra teyzesinden 15 tl defter parası istemiş, eve döndüğünde para üstü nerede diye sordum. "Defter 15 tl" dedi, "Ne 15 tl si altından mı bu defter"dedim. Mırın kırın etti ve kalem aldığını söyledi, kaç tane aldığını sorunca önce bir tane dedi,, sonra "doğru söyle" deyince üç kalem aldığını söyledi. Yeminini bozduğu, sözünü tutmadığı anlatılıp ben ona küstüm ve 3 gün konuşmadım. Bu arada son 3 kezde "doğru söylemediğin zaman hiç iyi bir şey oldu mu?,ceza aldın mı?" diye sordum, "hayır" dedi,
"Peki doğru söylediğinde kötü bir şey oldu mu, ceza aldın mı?" diye sordum "hayır" dedi.
Evde kalan teyze araya sokulup son kez özür dilendi ve 3 gün sonra yeni vukuatımız oldu.
Sabah onu yollayan teyzeden okulda kermes olduğu ve çim adam almak için 7 tl istemiş , teyzesi de benden izin alırsa öyle para verebileceğini söylemiş ve benim söylediğim ingilizce yardımcı kitap parası 25 tl yi vermiş. Eve geldiğinde bana bir tane çim adam aldığını söyleyip gösterdi, ingilizce kitap parasından 7 tl aldığını, geri kalan paranın onda olduğunu sora sora anlattı. İzin almadığı için kızdığımı ama doğruyu söylediği için affettiğimi ve teşekkür ettiğimi söyledim. Ertesi gün 3-4 gündür toplamadığı odasını toplamaya yardım ederken çalışma masasının çekmecelerini de boşaltmasını söyledim, önce orada bit şey yok dedi, muhakkak vardır sen boşalt dedim. 4 tane çim adam çıkarıp "Anne ben çok kötü bir şey yaptım" dedi. Bende bana ilk çim adamı gösterdiğinde kalanları neden sakladığını sordum, cevap vermedi. Ceza olarak - ancak ona ceza demeden- gidip çim adamları çöpe attırdım. Sonra "Tanesi 7 tl ise 4 tanesi 28 tl eder, kalan 3 tl yi nerden buldun?" dedim, suratıma bakışından anladım ve "doğru söyle" diye uyardım. "Sizden aldım" dedi. Bu sefer gene aynı konuşmalar, yemin etmeler, yemini bozmalar, günahlar, yalan söyledikçe başına kötü şeyler geldiği, ne olursa olsun doğru söylemesi ve bizden habersiz para almasının ne kadar yanlış olduğu, zaten ne isterse alındığı vs vs. "Sen anne olsan ben çocuğun olsam sen bana nasıl davranırdın? Senin bu davranışını değiştirmek için ne yapardın?" diye sordum, önce bilmem dedi ama sonra "Son kez uyarırdım, eğer gene yaparsam odada ne varsa atardım, taşta yatırırdım" dedi. Bir şey söylemedim, 2 saat sonra "Tamam, senin dediğini yapacağım. Ama eğer tek bir yalan söylersen önce tüm oyuncaklarını atacağımı, sonra çizgi filmlerini en sonunda da kitaplarını atacağımı söyledim. "Taşta yatırmam seni, yatağında yatarsın ama elinde hiç bir şey kalmayacak" dedim. Şimdi 2 gün geçti, ingilizce kitap parasını verdim,gelince ne yaptığını sordum, bilmem kime verdim dedi, bende bilmem kimin annesine whasuptan yazdım. "Bana daha önce doğru söyleseydin buna gerek kalmazdı, sana güvenemiyorum, bu çok üzücü" dedim. 2 gündür bana sarılmasına izin vermiyordum ve öpmüyordum , çok üzgün olduğumu ve onu öpmek istemediğimi söylemiştim ancak çantayı toplarken parmağını fermuara sıkıştırınca yanıma geldi. Boncuk gözyaşlarıyla ağlayınca sarıldım ama gene öpmedim....
Şimdi tecrübeli annelerden, öğretmenlerden, aynı sorunu yaşayıp çözen annelerden rica ediyorum. Lüten yardım edin, ne yapmalı, nasıl davranmalı?
31 Ağustos 2015 Pazartesi
Hüzünlü doğum günü ve evlilik yıldönümü
Son 3 yıldır doğum günleri, yıl dönümleri, yılbaşıları ve tüm özel günler hep buruk ama yine de İdoş için gülümseyerek kutlandı. Fakat bu sene hiç ama hiç ama hiç içimden gelmedi. Yine de pasta aldık akşam kendi aramızda kutladık. Fakat ne giyindik ne süslendik. İdoş sabahtan başlayarak beni coşturmak için didindi durdu. Kendince hediyeler verdi, notlar yazdı. Kendimi iyi hissetmediğim için üzüldüm. Kızımı da mutlu edemedim diye kendime kızdım. Ama ertesi gün uygulanan testlerde kanımın aşırı düştüğü ortaya çıkınca kan nakli yapıldı. Moralim bazen çok bozuk oluyor... Halsizlikten ne dışarı çıkabiliyorum, ne takı yapabiliyorum ne de etamin işleyebiliyorum. Tek yapabildiğim bilgisayarda film ve dizi izlemek ve kitap okumak...
Kemoterapi yapabilmek için her gün kan iğnesi de yapılıyor ki ancak kan gereken en düşük seviyeye gelebilsin diye... Bu kan iğnesi öyle basit bir iğne değil. Müthiş bir ağrı, ateş ve sıkıntı yapıyor. Ağrı kesici, uyku hapları olmadan uyuyamıyorum. Onları almama rağmen yatakta mütemadiyen debelenerek en nihayet sızabiliyorum.. Artık çok yorgunum ama hala dayanmaya çalışıyorum kızım için. En ufak ifade değişikliğinde panikle "ne oldu" diye hem kızım hem kocam soruyor. Onlara bunları yaşattığım için üzülüyorum.. İnşallah bunlar bitecek ama benim vücudumda bitti...
Kemoterapi yapabilmek için her gün kan iğnesi de yapılıyor ki ancak kan gereken en düşük seviyeye gelebilsin diye... Bu kan iğnesi öyle basit bir iğne değil. Müthiş bir ağrı, ateş ve sıkıntı yapıyor. Ağrı kesici, uyku hapları olmadan uyuyamıyorum. Onları almama rağmen yatakta mütemadiyen debelenerek en nihayet sızabiliyorum.. Artık çok yorgunum ama hala dayanmaya çalışıyorum kızım için. En ufak ifade değişikliğinde panikle "ne oldu" diye hem kızım hem kocam soruyor. Onlara bunları yaşattığım için üzülüyorum.. İnşallah bunlar bitecek ama benim vücudumda bitti...
17 Ağustos 2015 Pazartesi
Kahrolası Diana Gabaldon
Herşey geçen sonbahar başladı. Hastalık nedeniyle evden çıkamadığımdan her sabah yabancı dizi kanalların bakıp kafama uyan dizileri seyrediyorum, sonra filmlere sıra geliyor. Dönem dizilerini çok seviyorum. Baktım yeni bir dizi "Outlander", afiş güzel.
Konu güzel Outlanderda 1945 yılında yaşayan ve evli bir savaş hemşiresinin hikayesi anlatılıyor. Bu hemşire dizide gizemli bir şekilde 1743 yılına yolculuk ediyor ve orada romantik ve genç bir İskoç savaşçıyla evlenmek zorunda kalıyor.
Benim İskoç sevgim lisede tanıdığım ve halen en sevdiğim grup olan Del Amitri ile başladı.
Hayatımda ilk ve son kez bir ünlüye mektup yazdım. Onlar kadar az tanınan bir gruptan cevap beklemiyordun ama 1 ay sonra bana resimleri, ıvır zıvır bilgileri olan bir zarf alınca tabii ben İskoç sever oldum. Gayda sesine, müziklerine,yemyeşil doğasına, kilt eteği giyen erkeklerine, en son olarak aksanlarına hasta oldum. Normalde çok teknik terimler yoksa alt yazıya ihtiyaç duymam , irlanda aksanını da anlarım ancak bu dizi gibi İskoç aksanlılarda illa alt yazı beklerim.
Anacım, baş karakter bu yavru
Bebeğim, o kaslı vücuduna (bir an kendimi Feriştah yenge gibi hissettim) bir de kilt giymiyor mu! Oyyyy oyyyy.
Başroldeki karakterlerin kimyası da müthiş tutmuş.
Kavga var, aşk var, savaş var, tarih var.
Gerçek hayatta da böyle de sevimli.
Başladım seyretmeye.
Ulen bu gavurlar 8-10 bölüm yapıyor, 8 ay ara veriyor. Dizi öyle bir yerde ara verdi ki mümkün değil beklenmez.
Aradım, bu dizi Diana Gabaldon isimli bir yazarın kitabından yapılıyormuş.
Hemen tüm seriyi aldım.
Merak edenlere sırayla
Yabancı -838 sayfa
Kehribardaki Yusufçuk-896 sayfa
Yolcu- 1080 sayfa
Güz Davulları 1.kitap -638 sayfa
Güz Davulları 2.kitap -582 sayfa
Kar ve Kül 1.kitap - 653 sayfa
Kar ve Kül 2.kitap - 640 sayfa
Yani toplam 5.327 sayfa!
İnsan 5.000 sayfa okuyunca bu karakterlerin yedi ceddini tanımayı bekler değil mi?
Yok anacım..
Kitap gene alakasız bir yerde bitti.
Şimdi baktım 2 yeni kitap daha çıkarmış ama gene 1000 küsur sayfa okuyup elim böğrümde kalmak ister miyim onu bilemedim..
Ben yazara küfür etmeyeyim de, kime edeyim?
Konu güzel Outlanderda 1945 yılında yaşayan ve evli bir savaş hemşiresinin hikayesi anlatılıyor. Bu hemşire dizide gizemli bir şekilde 1743 yılına yolculuk ediyor ve orada romantik ve genç bir İskoç savaşçıyla evlenmek zorunda kalıyor.
Benim İskoç sevgim lisede tanıdığım ve halen en sevdiğim grup olan Del Amitri ile başladı.
Hayatımda ilk ve son kez bir ünlüye mektup yazdım. Onlar kadar az tanınan bir gruptan cevap beklemiyordun ama 1 ay sonra bana resimleri, ıvır zıvır bilgileri olan bir zarf alınca tabii ben İskoç sever oldum. Gayda sesine, müziklerine,yemyeşil doğasına, kilt eteği giyen erkeklerine, en son olarak aksanlarına hasta oldum. Normalde çok teknik terimler yoksa alt yazıya ihtiyaç duymam , irlanda aksanını da anlarım ancak bu dizi gibi İskoç aksanlılarda illa alt yazı beklerim.
Anacım, baş karakter bu yavru
Bebeğim, o kaslı vücuduna (bir an kendimi Feriştah yenge gibi hissettim) bir de kilt giymiyor mu! Oyyyy oyyyy.
Başroldeki karakterlerin kimyası da müthiş tutmuş.
Kavga var, aşk var, savaş var, tarih var.
Gerçek hayatta da böyle de sevimli.
Başladım seyretmeye.
Ulen bu gavurlar 8-10 bölüm yapıyor, 8 ay ara veriyor. Dizi öyle bir yerde ara verdi ki mümkün değil beklenmez.
Aradım, bu dizi Diana Gabaldon isimli bir yazarın kitabından yapılıyormuş.
Hemen tüm seriyi aldım.
Merak edenlere sırayla
Yabancı -838 sayfa
Kehribardaki Yusufçuk-896 sayfa
Yolcu- 1080 sayfa
Güz Davulları 1.kitap -638 sayfa
Güz Davulları 2.kitap -582 sayfa
Kar ve Kül 1.kitap - 653 sayfa
Kar ve Kül 2.kitap - 640 sayfa
Yani toplam 5.327 sayfa!
İnsan 5.000 sayfa okuyunca bu karakterlerin yedi ceddini tanımayı bekler değil mi?
Yok anacım..
Kitap gene alakasız bir yerde bitti.
Şimdi baktım 2 yeni kitap daha çıkarmış ama gene 1000 küsur sayfa okuyup elim böğrümde kalmak ister miyim onu bilemedim..
Ben yazara küfür etmeyeyim de, kime edeyim?
31 Temmuz 2015 Cuma
Oyun parkı molası
Keyifsizim ama konu İdil olunca evde arkadaşlarını ağırlıyor, canı istedi diye oyun parkı ve sinema sefası yapıyorum. İşte fotolar.
11 Temmuz 2015 Cumartesi
2 gün bana yetti
Kuzum, ilk göz ağrım tüylü oğlumu kaybedeli neredeyse 1 yıl olacak.
Bu süre içinde "köpek alalım" diye inim inim inledim.
Derviş ısrarla "almam" dedi, ben ısrarla yalvardım.
Psikolojik baskıya "bana çok iyi gelecek, onun tüylerini okşadım mı iyileşeceğim"e kadar vardırdım. Derviş ise emekli olunca taşınacağımız müstakil evde alma taraftarıydı.
Animal Planet'te too cute isimli köpek yavruları programlarını ağzımızın suyu aka aka seyrettik durduk.
Temizliğe gelen Esma'mız bizim durumumuzu bildiğinden, kızının arkadaşı küçük bir yavru alınca ondan rica etmiş. Yavruyu bize sevelim diye getirdiler.
Kendisi 1 aylık bir Dogo Arjantin dişisi.
Neden bu kadar ufak annesinden ayırmışlar bilmiyorum. Bir tanıdığının köpeği yavrulamış ve anne emzirmemiş sanırım. Parayla da pet shoptan alınma değil.
Neyse, bize geldiği saniye evde bayram havası esti. Bütün gün kucakta sevildi, saatle severek kimseye haksızlık edilmesin diye zaman çizelgesi yapıldı. Tabii çok ufak olduğundan tuvaletini tutamıyordu, o gün belki 15 kez bahçeye tuvalet için indirdik. Süt ve bebe bisküvisi verdik.
İdoş başta yavru çok hareketli olduğundan elinde tutamadı, sonra dişleri kaşınan yavru habire el ve ayaklarımızı ısırdığından kucağına alıp sevmedi.
Bahçeye her inişimizde apartmandaki çocuklar çığlık çığlığa sevdiler. Gece yatağına yatırıp yanımıza aldık. Saat sabah 02.30'a kadar ağladı, Derviş 3 kez gece tuvalete çıkardı. Sonra yatağa aldım belki uyur da bizi de uyutur diye ama ne mümkün. Isırmak ve oynamak derdindeydi. Derviş onu alıp salona gitti. Sabah 08.00'e kadar da onu uyutmamış. Ertesi sabah hem Derviş hem ben pert olmuştuk.
Ertesi günü de tuvalet için bahçe, yemek, uyku, ısırma şeklinde geçirdik ve akşam 21.30'da kendisini sahibine teslim ettik.
Derviş sordu, "Köpek alma fikrin ne alemde?" diye
"YOOOOOOKKKK" diye bağırmışım.
2 gün bana yetti anacım. Bizden geçmiş yavru bakma işi. Müstakil eve taşınınca bahçede yaşaması için yavru olmayan köpek bakabiliriz ama yavru köpek için hiç enerji ve sabrım yokmuş, onu anladım..