Her kadın gibi ben de alışveriş manyağıydım.
İlkokul-Ortaokul-Lise üniforma ile geçmişti. Tek maaşla üç çocuk okutan babamın giyime bütçe ayırması mümkün değildi. Ablamın, akrabaların gönderdiği kıyafetlerle büyüdüm. Üniversiteyi çok kısıtlı bir bütçeyle, 2-3 çeşit üst ve abimin kot pantalonu ile bitirdim. 2.yılımda çalışmaya başladım, sınav zamanları izin aldım. Tabii öğrenci olunca bazen 1 ay bazen 3 ay sonra işten çıkarılırdım maaş desen bazen verirler bazen vermezler.. Tabii 3.sınıfta maaşım düzenli olunca benim alışveriş manyaklığım başladı. Sürekli kilo alıp-verince kıyafetler birikmeye başladı. Üzerime olmayanlar başkalarına veriliyor, yenileri alınıyordu. Bekarken 69 kg iken mini etekler, elbiseler alındı. 1 yıllık evliyken 78 kg ile başlayan kanser 5 yıl sonra 88 kg ile sonlandı. Hamile kaldığımda tüp bebek tedavilerinden hatıra 106 kg idim. Hamileliğim 11 kg ile sonuçlandı. Ve ürkütücü finali tiroid kanseri tedavisinden 120 kg ile yaptım. Son kanserde kullanılan 4 yıllık kemoterapi, halaven, xeloda vs ile 78 kg'ya döndüm. Kemoterapiler bitince 83'e geldim.
Eski zamanlarda tombikler için kıyafetler ya gri ya siyahtı. Nefret ettim. Modeller yaşlı işi, renksiz. Bu sefer 120 kg kıyafetler verildi. Benim düsturum 2 yıl içinde giymediysem o kıyafeti veririm. Bu sayede yenilere yer açarım. İhtiyaç sahibi olan 2-3 tanıdığa ayrılır kıyafetler. Zamanla tombikler için daha modern ve renkli kıyafetler çıktı. Benim en çok aldığım marka Bo.nprix. İnternet sitesi var, bedenin neyse o bedeni alabiliyorsun. 50 bedene kadar var. Hatta bazen 54 beden. İlaçlardan zayıfladığım için daha fazla seçeneğim oldu. Bu marka biraz pahalı ama her yerde bulamayacağın şeyler var. Askeri parkalar, pullu kıyafetler, şahane kotlar var mesela. Tek eksisi siparişlerin 2 hafta sonra eline geçmesi. Siparişi verirken dikkat edin bazen stokta var yazmasına rağmen tükenmiş olabiliyor. Çok nadirde olsa rastladığım oldu. Birde yerli malı l.c.w var. O markanın ürünleri çok daha hesaplı. T-shirtleri senelerce giyebilirsin, sadece pantolonları beğenmiyorum, biz tombiklerin iç bacak kısmı sürtündüğünden ertesi sezon kullanılamıyor. Bu arada yazın etnik giyinmekten hoşlandığımdan ve etnik tarzın internet satışları başladığından oralara da epey para gömdüm. Son gardrop yenilemesi 3 büyük çöp torbası dolu oldu. Zayıfladıktan sonra daralttığım pantalonlar , eşortman altları vs gitti. Almaktan bıktım mı peki? Evet. Bir süre sonra mar.kafoni, tre.ndyola bakmaz oldum. B.onprix ve l.c.w arada bakılan yerler oldu. Görüp beğendiğim bir şey olduğunda kendi kendime
"benim buna gerçekten ihtiyacım var mı?"
"bunu almazsam bir şey kaybeder miyim?"
"bu ürünü başka yerde bulabilir miyim?"
"buna benzeyen bir şeyim var mı?"
sorularını sormaya başladım. Bu sorulardan en az ikisine evet diyorsam o ürünü alıyorum.
Önceden 10-20 tl lik ayakkabılar alırdım sonra baktım portmantoda 1 sezon giyilmiş, 2.sezona giyelemeyecek tonla ayakkabı var. Birde bekarken yani 20 senelik Cater.pillar botum var hala taş gibi. O zaman "ucuz mal alacak kadar zengin değilim" düsturunu edindim. 1 kez alıp , iyisini alıp senelerce giymeye başladım. Ancak ayakkabı ve çantaya marka diye aşırı para vermeye kesinlikle karşıyım. Her şeyin bir ederi var ama 300-500 tl ne bir ayakkabıya ne çantaya vermem.
Bu alışveriş manyaklığımda tabii takılarda yer aldı. Benim altın ve gümüş dışındaki metallere, aparatlara allerjim olduğundan üniversiteden beri gümüş takı alırım. Son yıllarda yarı değerli taşlara sardım. Mercan, lapis lazuli, sedef, sitrin,turkuaz, kök zümrüt, kehribar,kök yakut, ametist ne kadar renk taş varsa onlardan dizerek bayağı bir takı yaptım. Altınım hiç olmadı, zaten de sevmem. Ama halen gümüş alışverişine doyamıyorum desem, eminim beni anlarsınız.
Benim gençliğimde ürün çeşidi denen şey yoktu. 2 çeşit spor ayakkabı vardı. Orta direk yani biz mekap giyerdik, zenginse kaçak puma giyerdi. Dolayısı ile kimse kimseyi kıskanmazdı. Ben evlenirken-1999- paşabahçede 2 çeşit yemek takımı vardı. O dönemde evlenenlere gidip bakın ya 1 çeşit ya da diğer çeşit yemek takımı bulursunuz. Şimdi ise her ürünün ucuzu, normali ve pahalısı mevcut. Kesene göre seç, beğen al. Peki iyi mi bu çeşitlilik? Kendini bilirsen iyi. Ancak -mış gibi- hayatların yaşandığı ins.tagram, face.book hayatları tüketim manyaklığını feci şekilde körüklüyor.
Her resmin altında
"halı nerden, dolap nerden, aksesuar nerden" diye soru yağmuru oluyor. SANA NE. Lazımsa araştır,bul, al.
Bir bakıyorum millet SUNUM MANYAĞI olmuş, binlerce çeşit supla, kavanoz, tabak vs var. Herkeste toz pembe, beyaz, mint renk aksesuar, pembe kettlelar, pembe tost makinaları. Ucuz mu? Hayır, diğer renklere göre bunlar pahalı. O zaman ne gerek var? 2-3 sene sonra onlarda unutulacak.
Bu konuda böyle artistik konuşan ben , balkon süsü, yel değirmeni diye kafayı yedim.
E, o kadar kusur kadı kızında da olur.
İyi alışverişler , akıllı tüketimler hepimize.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder