İdil doğduğunda çalışıyordum, anneme bakan hanım İdil'e de bakmayı teklif edince annemle birlikte oturmaya başladık. Önce kışın annemde - merkezi sistem kaloriferi olduğundan- hem o hem biz ısınma bedeli ödemeyelim diye, yazın bizim ev daha serin olduğundan, bizde kalmaya başladık. Sonra evleri komple birleştirip birlikte yaşamaya başladık. Evde emrine amade 2 kadın + teyzesi ile İdil pohpohlanarak büyüdü. Oyun mu oynamak istiyor, hemen biz oynamaya başlarız. Bakkala mı gitmek istiyor, hemen bakıcı veya ben İdil'le bakkala giderizz.
Derviş eski moda bir babadır. Çukurovalı olduğundan hemen sövmeye başlar, kızdı mı aşırı tepki gösterir, gören duyan bu adam bizi duvardan duvara atıyor zanneder, halbuki pamuk gibidir. O dönem Bahçeşehir'de çalışıyordu. Sabah 06.30'da çıkar, şanslıysa akşam 21.00'de eve gelirdi. Dolayısıyla İdil'in babasıyla çok teşvik-i mesaisi olmazdı.
Hafta sonları alışveriş sırasında her hafta ama her hafta İdil oyuncak mağazasına bakmak ister, Derviş sinirlenir, mutlaka her hafta kavga ederlerdi. Derviş bağırır, İdil ağlar, o ağladı mı Derviş daha dellenir, bir meydan muharebesi başlardı.
Bir süre sonra İdil'i alışveriş için ben ayrıca götürüyordum, canı istediği gibi oyuncakçıları gezer, sinemaya girer, yemek yer, bir güzel vakit geçirirdik.
Sonra benim hastalanmamla işler değişti. Derviş 2 yıl işten ayrılıp benimle ilgilendi. İdil babasına doydu. Sonra Kozzy'ye yakın işe girince akşam en geç 19.00'da evde olduğundan birlikte vakit geçirmeye başladılar. Eskiden yaptığım pek çok şeyi yapamadığımdan artık vicdanen kendimi rahatlattım ve yetki devri yaptım. Alışverişe ikisi beraber gidiyor ve kan çıkmıyordu. Bir şekilde anlaşıyorlardı. Bana bir şey için sorduğunda, mesela "tableti arkadaş toplantısına götürebilir miyim?" dedi mi hemen "babana sor" diye sorumluluktan sıyrıldım. Hem kendimi rahatlattım, hem İdil babasıyla nasıl anlaşacağını öğrendi hemde Derviş çocukla nasıl başa çıkabileceğini gördü.
Hanımlar burdan size sesleniyorum, bırakın sorumluluklarınızı paylaşın, babayı da terbiyeye katın, hiç merak etmeyin herşey yoluna giriyor. Kadınlar her zamanki gibi mükemmeliyetçi olduğundan her zaman kendini eleştirir, kendine bir sürü eziyet eder. "Şunu eksik yaptım,bu çocuk benim başarısızlığım yüzünden böyle" diye kendini yer bitirir. Halbuki erkekler öyle analiz bilmem ne, öyle bir dertleri yok. "Hayır"diyor ve sonrasında çocuk ağlasa da hiç dert etmiyor. Çocuk ta durumu tarttığında babadan vicdan meselesi ile bir şey elde edemeyeceğini anlar ve mevzuyu uzatmaz. Sen sağ, ben selamet.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder