26 Şubat 2013 Salı

Ameliyat sonrası 1.gün

Bugün hem pazarım hem de yapmam gereken yemekler vardı. Meleğim gene geldi sağolsun yardıma. Gündüz gidemedim oğluma ama akşam Derviş işten gelir gelmez yemek bile yemeden gittik görmeye. Halsiz, uyukluyor ama normal tabii o kadar narkozdan sonra. Şaşırdığım şey normalde saniyede 50 dil atıp p.posunu yalayan şahıs hiç p.posuna pas vermiyor, öyle uslu uslu ayağımın dibinde yattı. Yumuşak kıvamlı mamasını yemiş, suyunu içmiş, tuvaletini yapmış. Ben de biraz yürüttüm, benimleyken de yaptı tuvaletini. Aynı kızımın tuvalet eğitiminde yaşadığım gibi gururlandım rahat tuvaletini yapıyor diye:)D
1 saatten fazla yanındaydım, sevdim, öptüm, konuştum. Sonra hep dışarı çıkarken söylediğim şeyi söyledim giderken
"Bekle oğlum, geleceğim"
Yarın kızımı okula bırakıp öyle görmeye gideceğim. İnşallah biraz daha iyileşir. Geri sayıma başladım, kaldı 9 gün! Sonra oğlum evde!
Ama ev nasıl boş onsuz! Hep ayağımın dibinde yattığı için masadan kalkarken eğilip hala yere bakıyorum üstüne basmayayım diye. Yere birşey düşürürsem hemen hızla eğilip alıyorum , sanki Potuk yiyecek diye. Yatağa yatınca sırtıma yapışan o sıcaklık olmadan, dizlerimin arasına kıvrılan o ağırlık olmadan, gece kalktığımda yorganı çekmek için kavga olmadan, çok garipsiyorum çok..

25 Şubat 2013 Pazartesi

Ameliyattan çıktık çok şükür

Sabah meleğim ablam koşa koşa annem ve kuzuma bakmak için geldi ve ben hemen dolmuşla veteriner kliniğine gittim. Pansiyondan getirdiler oğlumu, o kuyruk nasıl mutlu sallandı!
Sonra bizden önce bir ameliyat daha var diye biraz bahçede gezindik. Canım, nasıl arabayı aradı! Hani binip eve gidecek ya... Saat 14.00'de ön anestezi iğnesi yapıldı. Ayağımın dibinde uyudu. 14.20'da ameliyata girdik. Veteriner, arkadaşımın eşi olduğundan izin istedim ben de ameliyatı izleyebilir miyim diye, sağolsun o da bana izin verdi.
"Bak kan görünce düşüp bayılırsan seninle ilgilenmem vallahi" dedi ama dışarda içim içimi yiyerek beklemektense herşeyin gözümün önünde olması içimi rahatlattı.
Limondan büyük bir tümor, fındık büyüklüğünde 2 tümor daha toplam 3 kütle alındı. Epey büyük bir alan dikildi. Sonra kasığında tes.tisinin biri inmemiş olduğundan bir ameliyat daha yapıldı. Dikişlerin atılıp bitmesi ile saat 16.15'ti.
Hazır narkozla uyutulmuşken dişlerine bakıldı, diş taşları temizlendi, 5 dişi sallandığından çekildi. Gözleri ve kulakları da kontrol edildikten sonra uyandırıldı. Bu yaşta bu kadar yoğun narkoz aldığından kendiliğinden uyanması beklenmeden başka bir ilaçla uyandırıldı. Yanındaydım hep, konuştum, öptüm, patisini tuttum. Yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı, hep konuştum. Kafasını yavaş yavaş kaldırdı, ses çıkardı. Kuzuyu okuldan alma saatini kaçırmamak için az biraz yanında kalıp eve döndüm. Biraz önce telefonla aradım ve keyfi yerinde dediler..
Yarın gene ziyarete gideceğim. Çok şükür ameliyatı atlattık. Darısı 10 günlük iyileşme dönemine..

24 Şubat 2013 Pazar

O pıtır pıtır ayak sesleri olmadan...

Bugün Derviş Potuk'u veterinere bıraktı. Çünkü halen yemiyor ve içmiyor.. O gider gitmez bende ilk veli toplantısına gittim, sonra haftalık alışveriş vs.. Ama sığamıyorum bir yerlere...
Evde o pıtır pıtır ayak sesleri yok, ayağıma dolanan sevimli surat yok, heyecanla sallanan kuyruk yok, akşam yemekte masa altında dolanıp düşenleri yeme çabasındaki o güzel varlık yok... Habire ağlıyorum... Ya şimdi onu terk ettik zannederse? Sırf bu yüzden mama kabı ve suyu ile kendi mamasını veterinere bıraktırdım, ne bileyim sanki onlar varken azıcıkta olsa düzeni olur yine...
Yarın ameliyat olacak ama gece gene po.po p.poya yatarken
"Allah'ım eğer ameliyattan çıkamayacaksa, ya da o 10 günlük sürede başaramazsa, şimdi bu gece,böyle k.ıç k.ıça yatarken, benim yanımda ölsün" diye dua ettim. Hatta gece kaç sefer nefes alıyor mu diye baktım. Sabaha çıkınca sevindim. Demek ki masa da kalmayacak, evine sağ salim dönecek. Gene sokakları turlayacak, gene kapıya havlayacak...
Evdeki bütün halılar yıkamaya verildi, tüm kanlı nevresimler yıkandı. Yarın da kanlı koltuk örtüleri yıkanacak. Geldiği zaman herşey pırıl pırıl olacak.. Geri gelecek inşallah...

23 Şubat 2013 Cumartesi

Oğlum için dua edin lütfen...

İlk göz ağrım, tüylü oğlum çok hasta... Kansermiş... Pazartesi ameliyat olacak. Çok riskli bir ameliyatmış. Sonra da evde bakılamadığından 10 gün veterinerde kalacak. Çok korkuyorum, çok üzülüyorum. Birgünde kötüleşti. Hep p.posundan problemliydi ama en son o p.po şişti, kanadı. Cuma günü ne yemek yedi, ne su içti. En son p.posundaki yaradan kan gelmeye başladı. Bu durumda taksiler kabul etmiyor. Araba otoparkta ama kullanrmayı bilmiyorum. O kadar kızdım ki kendime..
Akşamı zor ettim. Derviş gelince nöbetçi veterinere götürdük. Orda kanser olduğu ve ameliyattan çıkamayabileceği de söylenerek "herşeye hazırlıklı olun" dendi.
12 yılımı paylaştığım güzel oğlum için dua edin ne olur! İnşallah eve sağsalim döner..
Veterinerde onu terk ettik sanmasa bari. Ben gerçi her gün gidip görmeyi düşünüyorum ama bakalım ameliyattan çıkabilecek mi?
Cuma gününden beri ağlıyorum.. O kanlı havlularda yürüyemeden yattıkça benim elimden birşey gelmiyor ya, ona kahroluyorum..

19 Şubat 2013 Salı

İzlediklerime devam

Önce çok beğendiklerim


Broken- Koşulsuz sevgi
Günümüz İngiltere'sinde orta sınıf bir aile ve yanlış anlaşılmalarla çıkmaza giren hayatları. Konunun işyelişi, babanın çocuklarına düşkünlüğü, ilk aşk, zeka geriliği olan genç yüzünden yaşananlar vs vs. Ben çok beğendim hele ki en sevdiğim adamlardan Tim Roth olunca.







The Liability - Yine İngiliz filmi, yine Tim Roth fakat tamamen farklı bir rol. Üvey babasının pahalı arabasını haşat eden 19 yaşındaki genç, üvey babanın kendisine bulduğu işte çalışarak borcunu ödeyecektir. İş ise kiralık katile yardım etmektir.








Eski film olmasına rağmen benim yeni seyrettiğim
Hangover - Felekten bir gece 1+ 2
Bir arkadaşları evlenmeden önce Las Vegas'ta bekarlığa veda eğlencesi düzenleyen 3 kişi sabah uyandığında hiçbirşey hatırlamamaktadır ve damat ortada yoktur. Acaip güldüm.

Serinin 2.si çok güzel değil ama yine de bu manyak ekip için seyredebilirsiniz. Yine düğün ama bu sefer Bangkok'ta ve damat değil, gelinin kardeşi kayıp.



















Bond- Skyfall
Sırf Daniel Craig için bile izlenir ama film İstanbul'da başlıyor. Fakat İstanbul'da başlayan tren kovalamaca Adana'da devam edince yuhh demedim değil. Yine de güzel film, Bond filmi işte. Ne ararsan var.








Bourne Legacy - Bourne'un Mirası - Hiç mi heyecan düşmez? Düşmedi! Aksiyon, aksiyon, aksiyon. Tüm seri güzel ama ben hep ilkini tercih ediyorum. Bunda Matt Damon yok.








Silver linings playbook - Umut ışığım - İlk kez Bradley Cooper'ı beğendim. 2 arıza tipin sıradışı ilişkileri . Çok güzeldi.









English Vinglish - Hint film ama güzel. Ailesi tarafından İngilizce bilmediği için aşağılanan ev kadını, yeğeninin düğünü için gittiği ABD'de dil kursuna gider. Kendine güveni yerine gelir vs vs








Hobbit - Unexpected Journey - Serinin başlangıcını görmek ve eski güzellikleri yad etmek için seyredilebilir ama Yüzüklerin Efendisi tadını beklemeyin.








 Hope Springs - Aşk Yeniden - 31 yıllık evli çiftin kadın olanı evliliklerinin eskisi gibi olması için bir danışmanın seanslarına yazılır. Erkek gitmek istemez, sonra gider ancak gönülsüzdür. Evliliklerin eskimesi konu ediliyor. Kendinizi bulabileceğiniz filmlerden. Fakat bildiğiniz psikiatri seansı tadında. Seans sahneleri biraz çok olmuş ama güzel güzel.






Fazla beğenmediklerim

Anna Karenina - Romanını ve önceki çevrimleri çok beğenmiştim ama bunu sevmedim. Bir kere Keire Knightly'den Anna Karenina olmamış. Birde tüm film boyunca dekorlar gözümüzün önünde değişince ben filme konsantre olamadım. Tek güzel şey Jude Law sayesinde sevilesi ve acınası bir Karenin .







Uzakdoğu filmlerinden ilk romantik denemem
A moment to remember- Hatırlanacak bir anı
Yarıda bıraktım. Beğenmedim.









Limitless - Limitsiz - Bir hap alıp bir anda beyninin %100'ünü kullanabilseydin neler olurdu. Konu ilginç, işleniş güzel ama ne bileyim ben çok beğenmedim.








The Words - Çalıntı Hayat - Yazma sıkıntısı çeken bir yazar adayı,  kimin olduğunu bilmediği birinin yazdığı bir kitabı bulur, kendisininmiş gibi yayınlatır , büyük başarı elde eder , kitabı yazan kişi ile tanışır ve olanlar. Çok daha güzel olabilirdi hele ki Jeremy Irons varken. Olmamış.







Ve en berbatı - Resident Evil 5- Allah'ım Derviş'in en sevdiklerinden çünkü video oyunu gibi. Al silahı vur kim gelirse.









14 Şubat 2013 Perşembe

Son takılar

Dedim ya, yarı değerli taşlara sardım diye, işte son yaptıklarım
Lapis Lazuli taşı
Ametist taşı

Mercan - sarı aparatlı
Mercan - gümüş aparatlı

Yeşim taşı
Turkuaz taşı
Turkuaz- gümüş aparatlı
Oniks

Ve şu aralar en sevdiğim 2 takı ama ben yapmadım, aldım.
İlki epeydir aradığım ve en nihayet kavuştuğum şövalye yüzüğü
Ve en son aldığım saat

Köpek gezdirirken bile stilini bozmayacaksın!

İnsan stil gurusu olursa her ne yaparsa yapsın stilini bozmaz! Al işte köpek gezdirirken bile stil sahibi olunacağını bize ispat eden İdil hanım.




Bu stil evde de bozulmaz tabii! Yamuk duruşa da dikkat çekerim.

10 Şubat 2013 Pazar

Cici

En nihayet benimde English Home'den sofra örtüsü, runner ve peçete cicilerim oldu!

Kemik renk masa örtüsü ve peçeteler ile uçuk pembe runner.. Çoook güzel oldu.
Saadet Teyze, melek ablam ve halamız ile Tuniş'i ağırladık.

Tuna'yla danino keyfi ve anneanneyle uyku numarası:)D

Ameliyat olduğu akşam ve 1.hafta bitiminde İdoş:)

8 Şubat 2013 Cuma

Bademcik ve geniz eti ameliyatı sonrası part 2

Bugün bütün enerjimin çekildiğini hissettiğim bir gündü...
Efendim, bademcik ve geniz eti ameliyatının bugün 7. günü.Yani nisbeten daha rahat olunması gereken nekahat dönemi.
Koşturma, enerji tavan vaziyette.
Hiç olmayan terleme sorunu tünedi. Hiç terleme derdi olmayan kuzu 3 gündür habire terliyor. Koşması, hareket etmesi ile değil, bazen uyurken bile su gibi terliyor..
Sabah 08.45 gibi kalktı,tabii beni de kaldırdı. Potuk'un ilaçlarının yapılmasından sonra kahvaltı hazırladım. Yine pazarlık başladı.
"Ekmeğin yarısını yesem olmaz mı?"
"Bal yemesem olmaz mı?"
"Yumurtayı bitirmesem olmaz mı?"
Sabır taşım çatladı ve kızdım, söylendim.
Mutfakta bitmeyen kahvaltı tabağı salona taşındı, orda Potuk'a yem olacaktı, kuzu bu arada sürekli Potuk'u tabaktan kovalama bahanesiyle ayakta yani yemiyorrr..
Sonra 13.00 gibi 1.5 saatir tv'de çizgi film izlemesine ve saat 12.00'de derse başlaması konusunda anlaşmamıza rağmen
uykusu geldi
acıktı
susadı
3 kez ç.işi geldi
bunlarda ders çalışmamak için bahanelerdi.
Gene kızdım, söylendim.
Dersi zor şer bitirdikten sonra (günlük 6 sayfa ama resimli kısa kısa sayfalar) odasında gene suyla oynamış. Birşey için odasına gittim suratında suçlu ifade ile
"Sen git, ben gelirim" dedi.
Suyla ıslanan halı, kitap vs görünce gene kızdım söylendim. Geldi beni anneanneye şikayet etti.
Sonra Day'cım geldi,bu sefer anneanne bizden doktora götürmemizi istemesine ve biz (ablam ve ben) kabul etmememize rağmen Day'cıma vicdan yaptı ve doktor randevusu kaptı. Sonra beni abime şikayet etti. Ben kızıma çok kızıyormuşum! Ulen biz günde kaç posta dayak yerdik hiç kimseye şikayet edemedik! Neyse..
Bu arada manasız 2 ağlama krizi yaşadık ki bunlardan biri koşarak kucağıma atlarken dudağımı patlatması sebebiyleydi. Yani hem canı yanan hem de ağlayan kuzuyu susturmaya çalışan bendim! Akşam olduğunda benim pilim ve enerjim tamamen bitmişti....

6 Şubat 2013 Çarşamba

Çocuklarda geniz eti ve bademcik ameliyatı ve sonrasında bakım ve yaşananlar

Lazlığım tuttu, ameliyattan sonra internetten baktım çocuklarda geniz eti ve bademcik ameliyatına:)D
Baktım çok fazla ve değişik detay yok. Bende İdoş'un hikayesini yazayım da hem sonradan hatırlarız hemde bizim gibi olacaklara belki bir faydamız olur diye düşündüm.
Bizdeki problem sürekli tekrarlayan kuru öksürük, geceleri horlama ve ağzı açık uyuma, gündüzleri de çoğu zaman ağzı açık nefes almalar. Tabii başta bir sürü doktor gezdik. Kamera ile hem burnuna hem boğazına bakıldı ve görüldü ki geniz eti burnundan nefes almayı, büyük bademciklerde boğazdan nefes almayı kapatmış durumda. Kameradan göründüğü kadarıyla değil yemek yiyecek, nefes bile alacak çok çok ufak bir yeri var. Üstelik bu hasta olmadığı bir zamandaki görüntüydü. Hastayken bu kadar da yer kalmıyordu.
Ameliyatı için biz İstanbul'da KBB üzerine uzman olan Anotomica Bosphrous'u seçtik. Bize sabah saat 11.00'de ameliyata alırız dediler ancak 12.10'da ameliyata girdik. Hem çocuk hem yetişkin ameliyatı yapılıyormuş. Biz sabah aç karnına gittik. Gider gitmez damar yolu açıldı, sonra hemen hafif sakinleştirici yapıldı. Daha sonra ameliyata girmeden hemen önce sakinleştirici yapıldı. Ameliyat 1 saate yakın sürdü yani girişi ve çıkışı arasında 50 dakika geçti. Çıktığında ayık sayılırdı ancak beklenen çıktıktan sonra 1.5 saat daha uyumaya devam etmesiymiş. Bizimki çıktığıda ayılmaya çalışıyordu, ara ara ağlıyor, yataktan çıkmaya çalışıyordu. Sonra kanla karışık kustu, burnundan da kan geldi. Ancak bunlar beklenen şeylermiş ve bizi daha önceden uyardıklarından çok panik yapmadım. Kustuktan sonra ağrı kesici yapıldı ve istenildiği gibi 1.5 saatten fazla uyudu. Sonra küt diye uyandı, eve gitmek istedi. Hemen dondurma yedirildi, soğuk su içirildi ve eve gönderildik.
İlk gün hep uyukladı. Gece feciii horladı. İlk günden 4. gün bitimine kadar sadece
soğuk su
sade dondurma (çilekli, parçalı vs kesinlikle yasak, çünkü eğer kanama olursa bu tarz dondurma yediğinde kanaması belli olmuyormuş)
D.anino (meyveli yoğurt parça içerdiğinden yasak)
puding yedi. Aslında muhallebi, komposto suyu içebilirdi ama bizimki yemek özürlü olduğundan bunları yemedi.
Bugün 5. gün ve ilk kez kahvaltıda ekmek içi, krem peynir ve rafadan yumurta yedi. Fakat kahvaltıya oturur oturmaz dediği şey
"Ben bugün birşeyler yiyebileceğimi sanmıyorum! Acaba bugünde dan.ino ve dondurma mı yesem? Daha tam iyileşemedim de.."
Öğlen fırında mücverin ortasından (kenar olmayacak) yedi
Makarna, çorba, mantı gibi ılık ve yumuşak şeyler yiyebilecek.
Geceleri hala çok horluyor, ancak yan dönerse horlama kesiliyor ki eskiden non stop horlardı.
İlk gün boğazım ağrıyor diye yemek yemek istemedi, dtondurma yememek için ağladı ve genelde yattı.
İkinci gün biraz daha rahat yutkundu ama hala yemek yememek için mızıldandı. Biraz ayaklandı, oyuncakları getirdi ama kısa süre oynayabildi.
Üçüncü gün biraz daha iyiydi. Daha kolay yutkundu ve daha uzun süre oynadı.
En sinir olduğum şeyse öyle kötü genzden konuşuyor ki uzun süre "ulan bu çocuğu boşuna mı ameliyat ettirdik?" diye düşündüm. Fakat bu da geçiciymiş.
Geceleri 4 saatte bir kaldırıp birşeyler içiriyorum ya da puding vs yediriyorum.
Antibiyotik ve ağrı kesici ile ağız spreyi kullanıyoruz.
Bugünün olayını da anlatmadan geçmeyeceğim.
Normalde biz cipsi ayda 1 yeriz. Evde de önceden alınmış cips kalmış. Ona yasak olduğunu söyledim ama çocuk işte. Bir hışırtı sesi duydum hışımla mutfağa koştum. Baktım yerde cips kırıkları!
Aklım gitti! Çünkü cips, kraker vs gibi keskin ve sert yiyecekler boğazını kesip kanama yapabilirmiş.
Bunu İdoş'a anlattım. Yedin mi diye sordum. Hem ağlıyor hem yemedim diye yemin ediyor..
"Annecim yediysen doğruyu söyle "dedim
"1 tane yedim" dedi
"Peki bu cips kırıkları nerden geldi?" dedim
Yemin billah ediyor ben dökmedim diye. Acaba babası mı döktü diye düşünüyorum. Delireceğim! Ya 1'den fazla yediyse? Ya kanama olursa? Ya boğazı çizildiyse?
İdoş akıl edip anneanneye sordu. Önce "yok" dediyse de sonradan "1-2 tane yedim" deyince içim rahatladı! Mutfak kedisi anneanne!!!

4 Şubat 2013 Pazartesi

Anne çıldırdı!!

Zaten mıymıntı olan kuzu ameliyattan sonra tavan yaptı!
Dondurma yerken ağlamalar, tatlı kaşığının içindekini 4 kerede yemek, sayılı lokma yemek (5 kaşık yerim) , meyve suyu seçmek (zaten sadece 2 seçenek var), lüzumsuz sarılma istekleri (yemekten kaçmak için), sayısız tuvalete gitmek, mızıldanmak, mızıldanmak, kapris kraliçeliğine terfi etmek..
Zaten sabrımın son damlalarındayım... Bu arada konuşmuyor, herşeyi işaretle anlatmak da cabası. Derler ya "çocuğumun hastalandığına değil huyunun değiştiğine yanarım" o kadar katılıyorum ki anlatamam.
Ağzındaki tükürüğü bile yutmamakta direniyor, o tükürük yüzünden konuşamıyor vs vs vs...
SABIR SABIR SABIR SABIR SABIR SABIR SABIR SABIR SABIR

2 Şubat 2013 Cumartesi

Şükür

Çıktık ameliyattan çok şükür. Doktora giderken arabada kendimi tutmaktan bir hal oldum. Bas bas bağırıp kaçasım geldi çocuğu da kapıp. İlk önce damar yolu açıldı ve ilk krizi orada yaşadık. Hemşirelerin ikna çabasına benim sakince konuşmam eşlik edince kriz kısa sürede aşıldı. Sonra ameliyat kıyafeti giymemek için mızıldandı. Sonra bone takmamak için. Bu arada 2 kez sakinleştirici yapıldı ama bizim cingöz öyle çok sakinlemedi..Bize verilen saatten 1 saat geç girdi ameliyata. Kapıya kadar gittik babası ve dayısıyla. Teyze evde anneanneye baktı, yemek yaptı bize sağolsun. Onu kapıda "anne" diye ağlarken bırakmamla benim Derviş'e yapışıp zırıl zırıl ağlamam bir oldu. Epey bir ağladım,sonra sustum. Tam 1 saat sonra yine ağlayarak çıktı. Kendini açmaya çalışıyor, kalkmaya çalışıyor, konuşmaya çalışıyor, olmuyor. Neyse böyle yarım saat ağladıktan sonra kustu. Tabii ağzından ve burnundan kan geldi ancak doktor olacak dediği için çok tırsmadım. Kusunca biraz açıldı, hemen peşine ağrı kesici yapıldı ve 1.5 saate yakın uyudu. Uyandı su içti, eve gitmek istedi. Sonra tv izledi, dondurma yedi ve saat 16.00 gibi eve döndük. Evde biraz daha mahmurlaştı. Sonra açıldı popo salladı. Sonra yine yoruldu ve 21.00'de ilaçları için uyuttum.
Şükür sağsalim geldik ama ömrümden kaç yıl gitti bilmem. Gözümden uzakta, tanımadığımız kişilere bırakınca ve hiçbir şekilde müdahale şansımız olmayınca kendimi çok kötü hissettim. Ama çok şükür ki şimdilik herşey yolunda.